Daracık yollardan geçireceğim seni
Suçlu telaşıyla
Mahpuslara bırakacağım seni
Gardiyanlar alakasız.
Mahkemelere çıkacaksın
Sıra sıra savcılar suçlayacak seni
Herkes gibisin aslında bana
Herkes gibi manasız
Ellerinin soğukluğunu çok tattım ben
Gözlerin girdaplardan yoksun
Yetiş dediğinde yanında olabilmem mümkünsüz
Ama sen çağırmazsın beni
Her şeyin aslı varmış
Lafın, her bakışın
Her susuşun
Suretine kanmamak lazım
Simlere batırılmış yalanların.
Koş dedikçe duran, konuş dedikçe susan
Gece bıraktığım yerde değilsin yine
Halbuki uzak yollar gittim seni bırakmaya
Demirden kafeslerin birbirine geçmeli
Koca koca asma kilitler aldım kapılarına
Ben seni o kafeslere koydum da
Kendi kafeslerimi kırdım sabaha kadar
Saklanmak zor bu gece
Ayın dolun hali
Sarılsak boğarcasına birbirimizi
Kanmak mümkün değil
Suya hasret bedeviler gibi
Gittiğinde dayanılmaz acılar kardeş oluyor bana
Gökyüzü artık daha yakın bana
Bulutlar ürkek kaçarcasına
Bazen rüzgardan bazen rüzgarla.
Yapraklar dağılmış
Kasvet çökmüş şimdilik toprağa
Var daha…
Söneyim diye
Nefretini döktün üzerine kızgın cevherlerimin
Her döktüğünde çıkan o mavimsi dumanın
Beni yok edeceğini sanarak.
Yok olmadım.
Su verdin aslında cevherlerime, sertleştim
Sen her yerde her zaman
Duygulu sımsıcak sevecen
Sen yaşamın o ilk feryadında
Çaresiz, mahzun, çığlık çığlığa doğarken.
Derken bir heyecan bir heyecan
Bir ilahi nağmesinde bazen
Çok uzun yıllar geçmiş
Çok uzun
Kaşımız kirpiğimiz aynı kalmış sadece
Ellerimiz eskitilmiş, boynumuz bükük
Gözlerimizin feri sönmüş
Bakışlarımız dumanlı artık
Her koku bir şeyleri hatırlatır ya
Hiç oldum.
Yaşamamış gibiyim
Senin kokunu unuttuğumdan
Gidişini göremedim bile ben
Kaçar gibi geçmişinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!