Ersan Demir Şiirleri - Şair Ersan Demir

Ersan Demir

Düş yorgunuyum içimde sana dair umut
Bir yaprağın düşüşünü hayal etmek gibi
Kalıplara sığdırmak ne zordur düşte seni
Kayıt ettim seni, kayıp giden zaman diye

Bak damla olup düştün yine yüreğime

Devamını Oku
Ersan Demir

Bir gülüşünle bana dair her şeyi unutturduğunu fark ettim.
Dar ağacıda bıraktığın sevdanın asık sutayım bilmez misin?

Sesini duyduğumda yaşadığımı içimde ki huzuru fark ettim.
En derin çıkmazlarda huzura kanat çırpan beni duymaz mısın?

Devamını Oku
Ersan Demir

Dudaklarımda bir sevda türküsü şimdi kalan senden
Sesin yankılanırdı rüzgarda, saçlarına karışarak gecelerden.
Seni seviyorum derken, nehirler geçerdi gözlerimden
Ve ellerini tutarken, Yanardağlar çıldırırdı yüreğimde.

Sessiz çığlıklar birikiyor kulak dibimde ellerim gözlerimde.

Devamını Oku
Ersan Demir

Bekledim seni yine çizdiğim gök kuşağının altında.
İçimde dolup taşan hasret adına, ne var ne yoksa.
En derin zindanlarda düşlerdim kendimi acılar içinde.
Bin bir umut vardı heybemde sana dair, hayallerim.

Gülüşünü uzaklardan sezerdim rüzgârın nefesinde.

Devamını Oku
Ersan Demir

.....................Teşekkürler.........................
Bak işte gönülden kopan bir tutan sevgi
Kalemden dökülen bir yudum zemheri
kiKmi aşkı, kimi nefreti kimi ise doğayı konu edinmiş
İki şair sekiz kalem şeref vermişler sayfama
....................................................................Ersan Demir

Devamını Oku
Ersan Demir

Serin bir yel esintisinde bıraktım
Sana benzeyen neyim varsa
Şimdilerde yargısız infazlar dayım
Kalbimde dert kedere dair ne varsa.
Demlendi Bu günahkar yüreğim yine
Hüzün kaplamış tüm odalarım,

Devamını Oku
Ersan Demir

Demlenmiş oturuyorum hayalin yanı başımda.
İnci beyazı gülüşlerinle, özlem dolu bakışlarınla.
Bir türkü burukluğu gamzelerinde eskiden kalma.
Her kadehin dibinde yüzün, her yudum alışım zehir.

Su gibi akıp giden saatleri izleyen çaresiz gözlerim.

Devamını Oku
Ersan Demir

Selam durma vakti sarp dağların zirvesinden
Doğan günün ilk ışınlarında vakti seherde
Tırmanırken sarp kayaların yamaçlarına
Elimde ki asa dayanak olsun bedenime…
Aklımda tonlarca hayal sığdırdığım düşlerim
Sırtımda heybem olsun gizemler barındıran

Devamını Oku
Ersan Demir

Bir yanım acılar içinde ürpertilere gebe, diğer yanım isyan ateşlerinde kavruk bir köz parçası... yine de en olağan sızılar içinde dikmeliydim gözlerimi özlemler ile; adı özgürlük olana. Yüreğim avuçlarımda dikenler içinde uçurum kıyalarında acılara batarken, en büyük inançlara koştuğum sana... yine de en derin düşlerden bir şeyler uyandırırdı hislerimi. telaşsız bir geç kalmışlığın pişmanlığında çırpınıp yok olmayı bekleyen geçmiş bir ömrün son demindeyim sanki. oysa ne çok isterdim çorak toprakların en tepesinde, umudumun şafağında seni gün doğumlarıyla birlikte düşlemeyi. Sonra en masum gülüşüne vurularak öylece olduğum yere yığılıp kalmak isterdim, kaç yerimden yara aldığımı bile umursamadan gözlerimi dikmek isterim, adı özgürlük olana (sana) Masum bir çocuğun düşlerinde bıraktığım sevdamı, adını anmak bile suçtu benim dilimde. suskun haykırışlar biriktirirdim. bazen gök yüzünde uçurttuğum bir uçurtmanın kanadına saklardım düşlerimi; kimse bilmesin diye. bazen ise yerin yedi kat dibine gömerdim. utanırdım da. hatta kaçardım. yanımda taşımaya cesaret edemediğim hayallerimi birilerine ödünç vermek isterdim, sonra utanırdım kendimden. riyakar dillerin fesat gülüşmeleri en derin sükutumda bile beni dizginsiz bir öfkeyle haykırmaya mecbur bırakırdı. ağırlaşan dilimi kötü sözlerden, küfürlerden arındırıp saklardım, susardım sonra. yapmacık bir kahkahayla kulaklarıma varırdı bir an, kaç zamandır kenetli kalan ağzım. amacım vardı; bu kadar basit vazgeçemez, bu kadar adiyane bir oyuna gelip söndüremezdim. çünkü ben sözlerimi çok dikmiş olurdum adı özgürlük olana… çekerdim içime dağ çiçeklerinin o eşsiz esanslarını, dönerdim sonra gökyüzüne... kilometrelerce ötede gök kuşağına... renklerini saymaya koyulurdum.. sonra irkilir kendime gelir, hayretler içinde kalırdım; gök kuşağının beyaz rengi nerde diye sorardım kendi kendime. Gök yüzü de mi kirletildi hainlerce? ama ne mevsim yaz ne de aylardan ağustostu. baharın ilk günlerinde kim çaldı gök kuşağının beyaz rengini? kırmızı duruyor tüm göz alıcılığıyla, sarı da orda işte. insan teninin biraz koyu kıvamında... yeşili, moru turuncusu da var. nerede bu beyaz, nerede ak güvercinim, nerede adı özgürlük olanım, nerede? dizlerimin üstüne çöküp beddualar etmek geçti içimden. çekip tutsak etmek isterdim derinlere, insan oğlunun bu doğaya hakimiyetini. herkesi eşit, özgür kılmak isterdim. benim gibi; diğer halkların da karındaş gibi yaşamalarını sağlardım…. Gözlerine sinmişti oysa, puslu bir yarın. Çelişkiler, çıkarlar ve öncelikler diye sıralanmıştı. adına zaaf dediğimiz ne varsa iç içe geçmiş, beni bir bir girdabın içine mahkum etmişçesine pus kaplamışı gözlerimi. yine gözlerim dikili kalmıştı adı özgürlük olana... Yine de en olağan özlemlerim En uçurum acılara batarken En büyük inançlara uyanırdı hislerim Umudumun şafağında… Sonra en masum gülüşüne vurulurdum Masum bir çocuğun. Kulaklarıma varırdı bir an Kaç zamandır kenetli kalan ağzım Çekerdim içime kokusunu… Çeker tutsak etmek isterdim derinlere Gözlerine sinmiş tutsaklığa dair acıyı Cezbederdi masumluğuyla çocuk beni Umurumda değildi etrafımı saran insanlar. Çünkü onlar etrafımı sardıklarında Ben gözlerimi çoktan dikmiş olurdum Adı özgürlük olana sana...

24/02/2012

Devamını Oku
Ersan Demir

Zor geliyor her gün bu vakitlerde seni anmak
Suskunluğum çaresizliğim nefes alışlarımdan
Ansız uykulardan sana uyandığımda...
Korkular baş ucumdan sensiz vakitlerde.
Bir türlü rahat vermeyen hatırlatmalarda
Bir lügat seni bana analtmaya yetmiyor

Devamını Oku