Erolcuğun Destanı Şiiri - Mustafa Uzelli

Mustafa Uzelli
173

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Erolcuğun Destanı

İstanbul'un taşı toprağı altın, dediler
Kars elinden kalkıp geldi Erolcuk.
Arşınladı sokakları, dağı taşı aradı
Ya altın, ya gümüş, ya pul buldu Erolcuk.

Amcası, dayısı, arkadaşlarını buldu
Birer ikişer gün onların yanlarında kaldı.
Ekmek ikibuçuk lira dediler, Erol'a yol gösterdiler
Aç ve sefil sokakta, kaldı bir gün Erolcuk.

Şimdi Erolcuk ne yapsın? Yapayalnız kalmıştı
Boyuna yağmur, kar yağıyordu, mevsim kıştı
Çaresizdi Erolcuk, bunlara da alıştı,
Gültepe'de bir sabahçı kahvesi buldu Erolcuk.

Gece yarısı olmuştu, kalkıp gitmez
Paralar bitmişti, otele yetmez
Bir iki çay, yemeğin yerini tutmaz
Uyku bastırdı, başını masaya koydu Erolcuk.

Erolcuk yorgundu, Erolcuk bitkin
Çok geçmeden uykuya daldı Erolcuk.
Ensesinde şaplayan bir şaplağın sesiyle
Uyandı, önünde çayını buldu Erolcuk.

Bir şaplak, bir çay, bir anlık uyku,
İşte, sabahçı kahvelerinde sabahlamak buydu.
Bir yandan iş aradı, her yere gitti,
Erol'a parası, bir on gün yetti.

Şimdi açtı Erol, hem parasız, hem sefil
Tahmin et sonunu Erol'un, gerisini sen bil.
Yolda rastladı ona, romatizma denen hastalık
Dedi: Ne haber Erol? , Ne haber babalık?

Bu hastalık Erol'a, apansız gelmişti
Zavallının canının yarısını almıştı
Ayakları şişmiş, yüzünün rengi solmuş
Vücuttan da düşmüştü, bir iskelet kalmıştı.

Dediler: Arkadaş bu hastalıkla savaş
Şişli Hastanesi'nin yolunu tut yavaş yavaş
Aheste aheste hastaneye sekiz günde geldi
Yapılan iğne ilaçları, ya bildi, ya haberi oldu.

Doktorlarla hemşireler, el ele verdiler
Sabaha kadar başında, pervane gibi döndüler
Tanrı gibi, yeni baştan can verdiler Erol'a
Sabahleyin yine top gibi kalktı Erolcuk.

Erolcuk hafif idi, anadan doğmuş gibi
Acaba bulunduğu yer neresi idi?
Anlamaya çalıştı, baktı etrafına azıcık
Bir yanda hastalar, bir yanda babacık...

Erolcuk kuş gibiydi, Erolcuk uçuyordu,
Erolcuk sevinçliydi, sağa sola koşuyordu
Önce babacığa sarıldı, babacığa yanaştı
Kırk yıllık dosttu sanki, ne de çabuk anlaştı?

Dedi: Oy babacık, oy sana kurban,
Bardağına su koydu, kolonya döktü bir yandan
Babacık yaşlıydı, babacık cılızdı,
Erolcuk da olmasa, pek çok da yalnızdı.

Babacığın cılız kollarını açtı kapadı
Babacığın sırtını sıvazladı, okşadı:
"Göreceksin sana nasıl bakacam
Göreceksin, iki günde seni iyi yapacam''

Sonra diğer hastalarla tanıştı
Onların kilerine, mutfağına yanaştı
Hastaların keselerine bile ortak oldu Erolcuk
Üç günde beş kilo aldı Erolcuk.

Erol servisin gonca gülüydü,
Servisin şakıyan tek bülbülüydü.
Hastalar ona bakıp bakıp buluyordu sıhat
Geçiyordu zaman anlamadan heyhat.

Gülmek için Çarşaf'a, Gırgır'a gerek yoktu
Erol'da gırgırlar, marifetler çoktu.
Herkes ona bakıp bakıp gülüyordu
Akşam yatan hastalar, sabaha iyi oluyordu.

Ara sıra hastaları üzmeden
Çokça sinirlenip, çokça kızmadan
En kralına posta koyuyordu:
"Bundan sonra sana bakmak yok" diyordu.

"Yatağında hasta hasta öleceksin
Erol'un kıymetini ondan sonra bileceksin! "
Az sonra yine barışıyordu gülerek,
Sarılarak, yanlarına gelerek.

Ekmek elden, su gölden kaç gün geçti
Sigarayı da her gün hastalardan içti.
Er geç kadınlar kovuşuna da dadandı
Onları da haraca bağladı, yamandı.

O gün ziyaretçi günüydü, salonlar doldu
Herkesin boy boy ziyaretçisi geldi.
En son gelen babacığın kızıydı,
Erol'un kalbinde duyduğu, yepyeni bir sızıydı.

Ziyaret saati bitti, ziyaretçiler gitti
Erolcuk da doğruca babacığına gitti.
Allem etti, kallem etti, yağ çekti
Kızını istedi, en sonunda razı etti.

Erolcuk sevinçliydi, babacığına döndü yine:
"Kurban olsun Erol sana, Erol sana bakacak!
Yarın kız gelecek mi? Erol koluna takacak,
Telgraf çektim köye, başlık parası sayacak..."

Böylece geçti birkaç gün,
Ama Erolcuk bugün üzgün.
Çünkü: Babacık taburcu olacaktı
Çünkü: Erolcuk yine yalnız kalacaktı.

İşte o gün geldi çattı,
Bizim Erol'da şafak attı.
Babacığı aldı götürdü oğlu kızı
Erol'un, kıza takıldı gitti gözü.

Bu dert ile Erolcuk üç yıl daha yattı
Salonlarda, kovuşta çok voltalar attı.
Koyverseler gidecekti sevdiğinin ardından
Koyvermediler kaldı, ölecekti kahrından.

Pencereden bakıp ta, görmeseydik yağan karı
İşte geldi diyecektik, hep birlikte baharı.
İşte böyle bir günde Erol taburcu olacaktı
Yine Erol'un üstüne karlar yağacaktı.

O gün baştabip geldi, doktorlar geldi
Erol'un haline hem ağladı, hem güldü.
Üç gün daha istirahat verdiler
Şu yağan kar, dinsin bari dediler.

Üç gün daha yan gelip yattı Erol
Yedi içti, eğlendi bol bol.
Erol artık iyileşti, sağlam vücut kafa kol
"Var mı benimle dövüşecek" diyordu Erol.

Ilık bir bahar günü Erol taburcu oldu
Yine tek başına yaşam savaşına koyuldu.
Belki İstanbul'da kaldı, belki silayı buldu.
Belki yine iş arar, belki bir baltaya sap oldu.

Aşık MUSTAFA bu destanı yaza yaza yoruldu
Hasta idi, Erolcuğun sayesinde dirildi
Bu kudret bana, Cenabı Haktan verildi
Ben yazdım, sen de oku Erolcuk...

3-9 Mart 1977 Şişli Etfal Hastanesi

Mustafa Uzelli
Kayıt Tarihi : 22.7.2006 19:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İbrahim Coşar
    İbrahim Coşar

    Hüzünlü bir hayat hikayesi anlatımı.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Uzelli