Ne yangınlar yaratmış,
hangi azgın ırmaklar doğurmuş,
tomurcuklarının arşa kucak açmasına,
kaç güneş birden patlamış?
Kıraç topraklar gibi çatlak dudaklarına
yıldızlar tuz taşımış okyanuslardan.
Fondötenlere baktık yüz diye.
Rujları öptük dudak yerine.
Hiç kadın koklamadık,
parfüm genzimizde ziyade.
Şu ancak misali
Kime sorarsan sor.
Ortaçağ’dan kaldı bu yürek.
Üstten bela yağdı,asttan cefa bitti,
ümit bitmez diye
gök girdi,kızıl çıktı bu yürek.
Bir adam düşle baba.
Babasını,anasını bir arada görmeyi özlemiş.
Bir adam düşle baba,
Gurbette bile babasının yolunu gözlemiş.
Bir adam düşle baba.
Gözlerin acıyarak geç saat
uyuklarken dar bir çerçevede,
üstelik güneşten bir kaç saat sonra da kalkacaksan,
toplumsal adaletle ya da
özgürlükler bağlamında açıklayamazsın
bu uyanışı.
Özellikle sağlıklı yüreklere,
kanı hızlı akan,
gözleri ufka bakan,
tuttuğunu koparan herkese.
Bir şeyler yapmak,
Kapanmıyor parmaklarım.
Zemherî, hava soğuk,
beyaz karanlıkla yığıldı üzerime ufuk.
Kar aldı gözlerimi,
yâr aldı gözlerimi.
İki kere geçmeyi aynı mahâlden
eylerdin kendine âr,
sevmeyi yâr.
Tutunca parmakların kalemi,
titreyince sesinin her teli.
Ölmüş bir Kenan diyarî vârî Nil'sizim,
hissetmiyorum, sizlerden âmâ,
sizlerden lâl.
Hayatî bir mematım.
Topraklarım susuz,
Herkes bir şeyler söyledi hakkında.
Ben sustum güzelliğin karşısında.
Öle yazdım içimi.
Herkes okuyacak bir gün
gözlerine yazdığım şiirini.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!