Erol KEKEÇ
Sosyolog, Eğitimci ve Yazar
Gençlik Aile ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
www.gesam.net
1969 yılında Hatay’da doğan Erol Kekeç, ilköğrenimini Kırıkhan’da yatılı okulda, Orta ve Lise öğrenimini İmam Hatip lisesinde yatılı olarak tamamladı. Üniversite hayatını sosyolojide devam ettirdi. Sosyal psikoloji alanında uzman olarak çalışmaktadır. Ülkenin değişik eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptı. İstanbul içinde birçok ilçe belediyelerinin kültür merkezlerinde ve okullarda uzman eğitimci olarak seminerler ve konferanslar ver ...
Sen bilirsin ne diyeceğimi
Yaşayacaksın inadına
Derdim ya hep,
Kazılsın sökülmemek üzere!
Yaşayacaksın bıktırırcasına
Daldan dala konan bir serçe,
Ürkek kollarına sardın beni,
Yüreğin bir kuş gibi tedirgindi
Yamalı yolların korkusuz süvarisi;
Zifiri karanlıklarda beklemişti seni,
Sarıl boynuma şimdi şafak vakti!
Beni sormuş cübbeli yeşil sarıklı ulu hocalar,
Kim olduğumu merak etmişler,
İnsanım insan başka bir yanım yok o kadar;
Yerim içerim, gezerim, uyurum ama uyanığım,
Dünya da bir metrelik toprağım olmadı benim
İki çocuk babası bir hanım kocası günahkâr faniyim,
Sen miydin o, karanlığın sessizliğinde,
Kör gölgelerde açtığımız paslı gözler,
Dilimizde eski bir türkü yankı yaparken,
Salonlarda dans eden gösteriş meraklıları,
Çabam seni yalnızlıklardan kurtarmaktı,
Ellerimde patlamamış bir deste gülle;
Mahşere mi kaldı hesaplar yarab,
Gökle yer arası çekilmez oldu azap,
Biçarelerin felahı mahşerde mi ancak,
Kavuruyor batan Güneş kıyamet mi kopacak;
Dağlar ufalanmış Yıldızlar mı kararıp dökülen,
Bir haber yok ki Cebrail gelmedi yaradandan,
Bir gün uyanırsın, derin bir sessizlik içinde,
Dış dünyanın gürültüsünden uzakta, yalnızca kendi nefesinle baş başa,
Gözlerini kaparsın, iç dünyana dalarak,
Ve bir ses duyarsın içinden, derinlerden gelen, sakin ve güçlü bir ses.;
"Bana beni verin," der o ses,
Güz mü geldi yapraklar aşağı sarkmış,
Kırağı iniyor çiğ damlacıkları görünmüyor,
Arılar kovana girmiş yanından geçilmiyor,
İçimde büyüyen sürgün,
Çıkar gider dışa doğru
Acı, keder, gam ve hüzün
Sessizlik, gözlerimde biriken yaşların döküldüğü bir nehirdir,
Yalnızlık, yüreğimde çığlık atan bir çaresizliktir,
Gece, ruhumun karanlık odalarında kaybolan bir hayaldir,
Mehtabın ışığı ise umutların son kıvılcımıdır;
Yıldızlarla konuşurum sessiz gecede,
Bir gençlik olmalı kıpır kıpır gülücükler saçan,
Solmuş ve umutsuz çehrelere can katan
Gövdesi tarihe kök salan yüreği arşa uzanan,
Merhamet ve İzzet suyuyla hamuru karılan
Her iklimde yaşamanın bir hayat olduğunu bilen!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!