Çok tuzaktan geldim ben
Mührü küfür olan
Akibetime sebep lanetli bir şehirden
Kulelerinde şeytanın bayrakları yanardı
Kavmim
Söndürdü dildeki fenerleri
Yaydan fırladı ışık
Biz adları anılmayanlar
Boğdurulmuş bir şiirin yaslı yoldaşları
Zindan bekçileri varlığımıza bigane seviçlerin
Geri çekilmiş ordular
Yetim kalmış oğulları sitayişlerin
Aynı çatı altında
Hükmüne uydum hakikatin
Yürüyenlerin yürüdükleri kadarbir yol yürüdüm
Ne gerisinde kaldım lanetli
Ne de ötesine geçtim ışığın
Ruhumu bakire aşk makamında buldum
Gizini sürdüm esrik
Bulutların kandan çekildiği eşikte
Arınmış girince camlardan içeri hüzün
Kozasında mucizeye dönen yüzlerin
Atımı sürdüm ezik
Zor geçen bir tutkunun hızlı olgunlaşan meyvası içimde
Közümden
Asla dönmeyecek kalbim
Silinse de perdelerin arkasındaki yangın
Kül olmuş köprülerden
Tozlu sayhalardan
Gizli bir sandıkta
Nağme
Dilimde bir cam kırığı
Zehirli bir düğüm boğazımda
Güzellik kendi çarmıhını sırtında taşırmış
Tebası isyankar bir ecenin emriyle
İki kalem burcunda çapraz kesildi yollarım
Ağır Madenlere
Zaman; zırhların zehiridir
Uzatır,karanlık paslı dudaklarını
Öper,sarsar ve öldürür
Sen,
Zırh
Dünyayı kaplayan kalbimde tülden bir perde
Bir imbattan gayrı kim çalar aşkla kapını
Titreşen yaprakları mı ağaçların solgun
Havayı dolduran sesleri mi kırlangıçların
Aralasam bir kuyuya bakan gökyüzünü
VOLUME 1
Zırh delen bir şiir;
Güneş çıkınca bütün mumlar söner.
VOLUME 2
Gök
Yüzünü unutturan bir sis bulutu altında
Esirgenmiş bir rüyanın tül adımlarında
Aşina ol biganeye bir rind-i aşk gibi
Okunu adını fısıldayan bir kalbe doğru at
Orada sırlanırsın belki ateşte yanmadan
sevgili erol çatal 1985-1989 yıllarında izmir inönü lisesinde okuduysanız arkadaş olmamız gerekir.eğer öyleyse görüşmek üzere...