Turkuaz
Güzden akseden ilk ışık
İlk koza kanatlanmak için bedenden
Avazlar içinde çılgınca
Bir damla bir umman peşinde
Her akan kaybolur bu hummalı nehirde
Maria'yı sessizliğinle dinle
İçe işleyen demirlerin kızgınlığı geçince
Duy zırhlara büründükçe bürünen sesteki sesi
İlahi erince kulak kabartan gezginler gibi
Kaderinden af dileyen
Derine indikçe derinden arındıran
Melekten geçti her şey
Gücü varlığını dolduran umutlu bağışta
Usanmaz bir çırpınışla açtığı kapıdan
Uslanmaz bir çarpılış olarak
Vadesi dolmadan düştüğü dalda
Bıraktı korkunç nektarını genç kalmış nefesin
İncir koptu
Dizginsiz en rahvan halkasından
Gözden ırağa düşen
Kor bir damlada koptu fırtına
Mesafe uzundu, varlık çetrefil
Kurt ulur
Binlerce yıl aralıksız
Anı girdaba çevrilen
Kabusu bir uçurum geceden
Bilmez bu mesrur kapı
Nice anahtarı kilitledi kendi yörüngesinde
Ece için
Bu yıldızlı ecede öten kuşta ne
Mutlak bir mağlubiyet var mühürlenmiş acıklı ezgisinde
Bir haberci mi yoksa kaybolmuş dilinden haber getiren
Bir lanetli mi aralanmış bir zamandan sürgün edilen
Ece yazgımı çağırıyor
Burgaçlanmış kor zamanların ardından
Gözlerimde gözlerinden bir ışık
Ateşe koşulmuş tayların suretlerini yıkıyor
Yıldızlar çağlayınca göklerden
Ay yarılınca bir parmakla
Benim kalbimde zırh yok elimde mızrak
Eseri esiri olmaktı kapanan perdesinde bir alevin
Letheydi adı galiba ela gözlerde bir ırmak
Uzağa düşmeden önce izcisiydim ben o emelin
Hangi örs hangi çekiç şekil verdi bu arzuya
Ör her göze kapalı o muhteşem bakışı
Çünkü yalnız sana verildi o ölümsüz kudret
İnsan pay istedi senin payından
Mağrur, ellerini uzatıp
Sınırlarını bilmediği evreninde
Mavi iki kuş beklerken yuvalarında sabahı
Eleğimsağma öncesi yağmur beklerken gökyüzü
Leylak kokusuyla doldurduğun bahçeler içinde
sevgili erol çatal 1985-1989 yıllarında izmir inönü lisesinde okuduysanız arkadaş olmamız gerekir.eğer öyleyse görüşmek üzere...