Erlik'in Yurdunda Şiiri - Turgay Adlım

Turgay Adlım
37

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Erlik'in Yurdunda

Erlik’in unuttuğu o dipsiz yurda indim,
Celladımla göz göze, belâmla diz dize geldim.
Ruhumu kuşanan bir kam ayiniydi bu cenk;
Varlıkla hiçliğin son, kadim pazarıydı.

Karşımda Tamag açıldı — ne kapı, ne de kubbe,
Yerin yedi kat dibine kıvrılan o kara türbe.
Umay’ın lânetlediği bu inde donmuştu zaman,
Her kayada bir çığlığın yankısıydı duran.

Damarımdaki kan, artık o bildiğim kan değildi,
Unutulmuş bir yeminin zehriyle bilenmişti.
Dediler: “Bu sevda, nefsin kör ve dipsiz kuyusudur.”
Dedim: “O Yelbegen aynası, ruhumun tek ilacıdır.”

Kılıcım; gök-demirden bir ferman, çifte ağızlı,
Bir yüzü ‘Kut’la mühürlü, öteki ölümle yazılı.
Korku, ruhumdan sıyrılan çürük bir maskeydi artık,
İçimdeki pervane o ateşi çoktan seçmişti.

Mağaranın kalbinde zaman durdu, nefes mühürlendi,
Geçmişin fısıltısı cehennemle içimde söndü.
Altın dağının zirvesinde bir çift göz bana baktı—
Suretimden kopmuş iki kor yakut damlasıydı.

Kılıcım bir şimşek olup öz-karanlığımı yardı,
Çeliğin çığlığı, çocukluğumun pullarında can verdi.
Devin son nefesiyle yedi gök, yedi yer sarsıldı,
Cansız bedeni, içimi gösteren bir kara aynaydı.

Zehirle yıkanmış bir zaferdi, sanrılı abdestim;
Kanın girdabında boğuldu unuttuğum suretim.
O altın tahtta oturan düşmanım değil, bendim.
Yelbegen sandığım gölge, içimde Erlik’e dönmüştü.

Turgay Adlım
Kayıt Tarihi : 14.6.2025 15:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!