Psikeard’ın 50 sayısındaki (Erkeklik) konusu ile, bu gün Faysal Yiğit’in paylaştığı, Şikago da yaşayan ünlü Türk genetikçi HANDE ÖZDİNLER'in annesinin vefatından sonra yazdığı makaleden sonra, karışan kafamda oluşan sorulara cevap bulmak istiyorum. Umarım katılan olur.
Koyu siyah yazılar Psikeard’tan, italikler HANDE ÖZDİNLERDEN alınmıştır.
‘’Eğer bir şeyi çok basitçe açıklayamıyorsan o şeyi yeterince anlayamıyorsun demektir.’’ Albert Einstein
Biz de erkeği en yalın bir şekilde ifade edecek olursak ‘’Hücre çekirdeklerinde XY kromozomlarını taşıyan bireylere erkek, XX kromozomlarını tanıyanlara dişi denir.
İki adet XX kromozom taşıyanlar dişi, bir adet X bir adet de Y kromozom taşıyanlara erkek denildiğine göre: erkekte de dişilik vardır. Yani dişilik birincildir.
İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı büyük ve zengindir. İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriye de sahiptir.
Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir ve babadan değil, anneden gelir.
Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez!!! Biz farkında olmadan annelerimizi gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde taşırız.
Hücre içinde sanki annemizmiş gibi çalışmaya biz ölünceye kadar devam eder.
Bu yüzdendir ki kim nerden gelmiş, kim kimin atası diye insanlık tarihi araştırması yapıldığında erkeğe değil, kadına bakarlar.
Erkek olsun kız olsun bütün çocuklar enerjisini annesinden almış… O halde kadın neden ezilen durumda?
Erkek, kadından aldığı emanet enerji ile neden üstünlük sağlıyor? Aynı işte neden kadın daha düşük ücret alıyor?
Neden mülkiyet hakları erkeklere geçiyor da kadınlara geçmiyor?
Neden aileler kız çocuk istemez de, erkek çocuk ister. Erkek çocuk doğuramayan kadın küçümsenir, istenmez ve boşanır?
Neden kadınlar erkekleri öldürmez de, erkekler her gün bir kadının hayatını sonlandırır?
Neden bazı anneler şikayetçi olduğu erkeği yeniden yaratırlar? Ne yaptıklarını bilmezler.
Hepimiz evimizde elektriksiz 5 dak. Duramayız da elektrik kaynağı santralin nerede olduğunu bilmeyiz. Ancak elektrik kesilince kaynağına döneriz. Bunun için olmalı ki anneleri elektrik santraline benzetmiş HANDE Özdinler.
Cevapları yine soruların içinde ve Psikeard’tan alınmış aşağıdaki cümlelerde aramalı…
Erkek olduğunu ispatlama kaygısı bütün erkekleri sarmaşık gibi sarmaktadır…
Uygarlık, esas itibariyle doğanın ve kadının üzerinde uygulanan tahakkümün tarihidir.
Bütün toplumsal kimlik kategorileri gibi toplumsal cinsiyet de varlığını ve sahiciliğini inşa edilme sürecindeki tekrarlamalara borçludur.
Egosu okşanmayan erkek huzursuz olur ve kendinden (kızlardan) uzaklaşır… Onun için kızlar da arkadaşlık için bu egoyu okşarlar… Sistemin değirmenine su taşıyan böylece daha çok kadınlar olur.
Tıpkı oyuncunun oynadıkça rolünü giyinmesinde olduğu gibi erkek de taklit ve özdeşleşmeleri tekrar ettikçe sahici bir erkeksilik imajı verir.
Neredeyse bütün kültürlerde erkek olmaya ilişkin normların yapılanmasında aynı temalara rastlanır.
Kadınlar için erkeklere atfedilen özellikleri taşımak yüceltilirken erkeler için kadınlara özgü özellikleri taşıyanlar aşağılanmaktadır.
Ben bir erkeğim işime kimseyi karıştırmam, kız kardeşimin canına okurum.
Oğlum ne isterse yapabilir, kızımı kısıtlarım. Oğlum kız arkadaşını getirsin sevinirim, kızımı bir erkekle görürsem ayaklarını kırarım.
İnsanlar teknolojik araçlar karşısında ne kadar insan olarak kalabilmişlerse, kadınlar da erkek araçlar karşısında o kadar erkek olmuşlardır.
Dünya yönetimini belirleyen erkeklerin büyük ölçüde kadınlar tarafından desteklendiğini görmekteyiz. Hatta bu erkekler kadınları ne kadar küçümsemiş ise o oranda daha fazla oy almışlardır
Dışarıda yüksek özgüven, içerilerde bastırılmış korkularla yüz yüze gelememe ve her ne pahasına olursa olsun, öğretilen şekilde ‘’erkek’’olmayı sürdürmenin dayanılmaz ağırlığı.
İktidarı bir kere ele geçiren o koltuğu kolay kolay bırakmak istemiyor. O uğurda nice canlar feda ediliyor… Birey olamayan kendi olamayan insanlar değil mi ki korkarlar, korkan insan da elindeki gücü bırakmak istemez…
Suçsuzlar ve masumlar cesaretini toplayıp, bilinçli, örgütlü bir şekilde haklarına sahip çıkmadan, ezilenler ezilmekten kurtulamaz.
Kayıt Tarihi : 22.9.2017 23:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!