Elimi değsem ellerin kor olur
Donmuş ellerimle
Islık çalsam ağıt olur kulaklarında
Gülsem kirpiklerin ıslanır
Söz söylesem yara gelir yüreğine
Oysa
Anlamsız
Camı kırılmış pencereyi taşlamak gibi
Hırs yapmak
Anlamsız
Canı olmayanı öldürmek gibi
Ağlayanı üzmek
Ben işçiyim
Tozlanmış saçlarımın arasından rüzgarı hissetmem çok zor
Nasır tutmuş ellerimde ellerin kaybolur
Belki de kedinin tırnağında kansız can çekişir gibi olur ellerin
Ben işçiyim
Ben de sefanın paralısından bulamazsın
Soracaklarım vardı
Söyleyeceklerim
Kızacağım şeyler vardı
Telefon edip öğreneceklerim
Yoklar
Ara sıra aramalarım vardı
Zaman gelir
kimse bilmez seni
Kimse görmez
Kimse duymaz
Adını bile sormaz
Ne yaptıkların sorulur
Eski zaman filmi gibi
Siyah beyaz
Herşey bir anı, bir mazi
Rengi yok
Ne tozpembe, ne mavi
Içimde bir ses
Kaç istasyon kaldı
Son istasyona
Bir istasyon kaç gün
Kaç istasyon geçti
Hayat denen bu yolculukta
Biz mi yaşlandık
Sirke tadında hayat
Tatlı, ekşi, buruk geniz yakan
Arasıra tadına bakılan
Şöyle doya doya yaşanmaz
Biraz mutluluğa, biraz üzüntüye
Biraz hastalığa, biraz sağlığa katılır
Hayatımızdan
Kimilerini hakkını
vermeden
Kimilerini gerektiği gibi
ağırlamadan
Kimilerine son yolculuklarında doyasıya
Şahbaz Ipleri eline aldı
Can buldu kukla
İplerin ucunda
Yürüdü
Koştu
Hopladı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!