2005 - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu
Kulağımda ölülerin sesleri
karanlık
nemli dehlizlerden gelen çığlıkları…
Başladı gecenin alaca gürültüsü...
(HOŞGELDİN)
Haberin geldiğinde uyandı içimde kayıp bir çocuk…
Seni kucağıma ilk verdiklerinde
Aktı gözlerimden,
Biz, onun ciğerinin içiyiz
O, bizim bir tek tanemiz
İnce ve Naif, ihtiyar delikanlı...
//Dedem, ciğeri parem, nur içinde yat.... 11 Ekim 2009//
Başımın üstünde bir uçurum
Kayıp düşsem diyorum
Düşsem yukarı doğru
Daha yukarı…
Kesmez şu dakika
Dün yüzünü gösterdiler; Dallarında beyaz güller açmış yüz yıllık bir gül fidanı gibi uyuyordun sanki… Ahh Adı beyaz, yüzü beyaz, sözü beyaz kadın… Eğildim, öptüm yüzünü. Soğuktu tenin ilk kez bu kadar… Hala gençlik fotoğraflarındaki kadar güzeldin fakat. Bir özür takıldı o dakika yumru gibi boğazıma, haykıramadım. Bir ağlayış boğdu yüreğimi, kızarsın diye koyuveremedim… Evinden yorganına sarılı naaşını indirdik sonra. Sanki ihmallerimizi telafi etmek istercesine… En hasta zamanında dahi kendini kimseye taşıtmayan, kimseden yardım almadan, kimseye yük olmadan yaşamayı bize öğreten kadın. İlk kez, son kez taşıdık seni…
Nerelerden, nerelerden koşup geldiler vedanı duyanlar, ne çok sevdirmişsin kendini öyle babaanne… Oğulların, torunların, eşin dostun kıldık namazını… Adını okuduklarında o on yaşlarındaki çocuklar geçti yerimize, ağladık sessizce iç çeke çeke...
Şimdi ne çok şey hatırlatacak seni bize; kuru üzüm, kıtlama içilen limonlu çay, katıklı dolma, su böreği, şiveli edalı sözlerin, Aydınlıkevler’deki sokağın, ezberimdeki telefon numaran, oğulların, torunların, gelinlerin, öğütlerin, türkülerin, mahallendeki kapanmış eski sinema, “iyi kızarmış olsun” diye fırıncıdan aldırdığın ekmek, sevgi sözlerin...
Mavi beyaz bir ay parçası
düştü düşecek başucuma…
Penceremde hayali bir deniz…
Suyunda yok yok…
Üstelik kavun kokusu vurur burnuma aralayınca camı…
Yine düşme aklıma
ne zaman dayanacağım tutsa kapına
yollar uzuyor /şaşıyor aklım-zamanım
peşine düşmek istesem
korkularım azıtacak biliyorum
/deniz tutması gibi birşey karnımda...
İstanbul'u seversin zordur,
hafif meşreptir,
İzmir'i seversin güzeldir, zariftir..
Bodrumu seversin eğlencelidir..
Ama Ankara'yı sevsen de sevmesen de
I
İstersen bu sefer
otur oturduğun yerde
Bırak sürgün versin menekşen
Mesela sil pencerenin camlarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!