İnsan!
Boş gezen tayfası olur ya sıkılmadan.
Elem verici bir renk,onun rengi siyah.
Eğri doğrulur ya,mekan ‘‘an’’bozulmadan.
Huzur dili musiki,bu dilimde dimağ.
Daldığım uykudan çıkmamak üz re,
Yollan yolculuğa mezar taşları,
Musalla taşından kalkmamak üz re,
Girdim peşinden dipsiz bir kuyuya.
Dolan kefene istemem ben ipek,
Bedenimden yoksun ruhum,bu gün yolcudur;
Dilim suskun,gözlerim kör,kulağım sağır.
Ey bedensiz ruh! Mekandan zamandan salık.
Artık tek ümidin,Rahmani bir sorgudur.
Dünyevi bedenime ait kal sancılar,
Hızla,peşim sıra,yollara düşüyorum,
Zaman küçülüp vakit sık sık darlaşıyor.
Göz önüne geliveren gölgeler malum,
Uçun gecenin pak kelebeği gölgeler...
Ben peşimde gölge hızlıca yürüyorum.
Düşünen aklıma sır saklayan meçhul kelle,
Beni emanet bıraktığın sırda yıllandır.
Boş avucuma yerleştirdim,sık başımı elle,
Bugün hatrın kalmasa da,yarin takdir kalır.
Dikilse mazlum çehre,beni bir kez saklasa,
Seslerin dili vardı,birşeyler anlatır.
Her ses bir kelimedir,neleri anlatır.
Patlatılan her balon,atılan her adım.
Her kanat çırpan kuşlar,neleri anlatır.
Hiç yürümez ki sesler,elsiz,ayaksızdır.
Açıl sihirli kapı açıl gireceğim ben
Akranı olmuşken içinde yaşanan ömrün
Gönlüme bir demet gül eski hayatlar veren
Visaline ermişim içinde koca ömrün
Ömrü yorgunluğunda görmeksizin düşünmek
Güneş ısıtır eklemlerini ılık ılık
Usulca duyar, açar ışığın penceresini
Günü selamlar akar evrenine
Çıkarır hayatını güvenli deliğinden
Aklında günün telaşı...
Gençtim, kaç yaşında bilmem ki ruhum,
Bir günün sabahı gibi taze, dingin.
Yirmi yaşım, gümüş bir hançer gibi parlar.
Gelecek bir sır gibi, izi taşır hayatın
Yine akşam, tenimde bahar uykusu,
Yıldızlar bir sır verir, fısıltı olur tenimde
Dünyamız yüzerken gök denizinde
Hayatın her tonu rengin masmavi
Gök yüzüne bakarken kaybolurda
Ruhuna kurulur göklerin evi
Gökte bir balığım yüzerim gitsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!