dışarıda sıcaklık sıfır derece,
hayal bile edilemeyecek hayaletlerle dolu bir gündüz ya da gece.
...
çocuk..,
buz tutmuş cama yapışan kar tanelerine bakarken, içini çekerek
sen misin ‘yarın’ dedi içlerinden birine, o kar tanesi gibi üşüyerek
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Umudun, yarının eridiği yerde oyuncaklar ağlar. Sahipsiz ve kimsesiz…
Bir çocuğun gözyaşına takılı kalır zaman. Düştü düşecek…
Ne tutabiliriz umuttaki günü ve yarını ne de bırakırız.
Bizlerde takılı kalırız zamanın askısında… Buzlu camlar arkasında…. Düşte düşerek……
İçtenlikle kutluyorum sayın Çeştepe… saygılar
zamanın eridiği kızgın pota yaşanmışlıklar
kutlarım
namık cem
Kimden : YALNIZMARTI (Bay, 42)
Kime : uzungemici / cevat çeştepe
Tarih : 26.12.2011 14:09 (GMT +2:00)
Konu : Yn: [evrensel-sanatc..] ERİMELER - yeni şiir
Kilitleyip bırakıyor insanı arkadaş..
Şiir bitiyor. Dalıp gidiyorsun uzaklara..
Yarını çalınmış çocuklara, çocukluklara
Kendine gidiyorsun
Kendini buluyorsun
Dedim ya.. Kilitleyip bırakıyor.
Açana aşk olsun...
Betimlemelerin mısralara renk kattığı, beğeniyle okuduğum bir şiir. İçtenlikle kutluyorum Cevat Bey. Kaleminiz daim ve kaim olsun.
Tebrikler....eksi sonsuza kadar düştü derece,
gündüz ya da gece, beyaz heceler üstünde simsiyah bir bilmece.
Çok güzeldi...
Kimden : Yasemin Pırıltı (Bayan, 40)
Kime : uzungemici / cevat çeştepe
Tarih : 26.12.2011 13:47 (GMT +2:00)
Konu : [pen-pal-club] Yn: ERİMELER - yeni şiir
saat on iki…,
yani erimeler doğumumuzla birlikte başlar, biter öldükten sonra
arada boşluğu doldurmak bizim yaptığımız, o da yaşamak adına
bir gün zafer mutlaka umuduyla, buna mücadele ve sevda diyoruz
ama hala içimizdeki oyuncağı kırık, eli üşümüş o çocuğu yaşıyoruz.
/saçlarını kim örmüş, beni öpmüşsün…, ‘yarın’ nereye saklanmış…/
masal tadındaki şiirinizi kutlarım cevat bey
Yine güzel bir yazı okumanın mutluluğundayım. teşekkürler bunu bize sunduğunuz için.
yani erimeler doğumumuzla birlikte başlar, biter öldükten sonra
arada boşluğu doldurmak bizim yaptığımız, o da yaşamak adına
bir gün zafer mutlaka umuduyla, buna mücadele ve sevda diyoruz ...
NEDEN ÇOCUĞUN OYUNCAĞINI KIRDIN USTA?
VE NEDEN BU OYUNCAĞI KIRILMIŞ ÇOCUKLAR, HAYALLER SUSTA..
YÜREĞİNİZE SAĞLIK SN CEVAT ÇEŞTEPE..
Hayatın içinde erimeler belki de en önemli olgulardan biridir. Yaşam, zamanı, insanı eritip duruyor. Eriyen zamanın, insanın dik durmasına yarayacak güneş, ona inanç olup hayatını kuşatmadıktan sonra, her taraf buz kesecektir.
Anlamlı çalışmanızı kutlarım.
Yaşamların saltça,içinde yaşadığımız sosyal çevrede değil,kimi kez de ,sisli ortamlardan alınarak şiirlerde var kılındıklarına tanıklık edersiniz okuduğunuz şiirlerde.
Bir okur olarak, bu elit üretide sanatın sınırlamalarını çok iyi bildiğini kanıksadım Sayın ÇEŞTEPE'nin. Dar alanda olunmasına karşın dil kullanmada ve çok seçilebilen atmosferler yaratmada ,yazma özgürlüğünü sonuna değin kullandığını gördüm Şair'in.
Kırılgan zamanların,mutlanmaların,kaotik süreçleri rafine ederek an'lar içine sığdırılışın fütursuz işçiliği ne güzel duruyordu sayfada.
Kutluyorum Efendim.
Erdemle.
Bu şiir ile ilgili 103 tane yorum bulunmakta