GEL DENİZ GEL
Gel deniz gel
Al beni koynuna
Sarılayım sımsıkı boynuna
Öpsün okşasın benliğimi dalgaların
Su sızmasın aramızdan
Geleceksen bugün gel
yarın belki geç olur
Sevgi ile bakışın
gülden güzel gülüşün
derdime ilaç olur
Baba, zorluklardan yıldığını, bunlarla nasıl baş edeceğini bilemediğini söyleyen çocuğuna, “Gel, sana bir şey göstereyim” diyerek onu mutfağa götürmüş. Ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, içlerine su doldurmuş ve altlarını yakmış. Birinci kaba havuç, ikinciye yumurta, üçüncüye de bir avuç kahve çekirdeği atmış. Üçünü de yarım saat kadar pişirip ateşi söndürmüş, tabaklara boşaltmış. Çocuğuna ne gördüğünü sormuş. “Havuç, yumurta ve kahve” demiş çocuk. “Daha yakından bak, durumlarını gör, hisset.”
Çocuk, havuç yumuşamış diye çatalıyla havucun üstüne bastırmış, yumurtayı eline alıp “Bu katılaşmış” demiş. Kahvenin kokusunu içine çekmiş, biraz içmiş. “Tadı iyi ama bunları bana niye gösteriyorsun?” diye sormuş.
“İyi dinle de ne demek istediğimi anla” demiş baba. “Hepsini de aynı büyüklükteki kaplarda, aynı sıcaklıkta, aynı dakikada pişirdiğim halde, farklı tepkiler verdiler. Havuç önce sert ve güçlüydü ama kanatılınca yumuşadı, gücünü yitirdi. Yumurta kırılgandı ama kaynatınca sertleşti, katılaştı. Bir avuç kahve çekirdeği de sertti, ısınınca gevşedi, suya yayıldı, etrafa koku yaydı...
Sen bunlardan hangisi olmak isterdin? Zorluklarla karşılaşınca tepkin ne oluyor; Havuç gibi sert bir kişiyken, sorunlar karşısında yumuşayıp güçsüzleşiyor musun?
Yumurta gibi kırılgan bir kişiyken sorunlarla karşılaşınca güçleniyor, sertleşiyor musun; yoksa kahve çekirdeğine mi benziyorsun? Eğer kahve çekirdeği gibi olursan, sorunlar ne kadar çok olursa olsun, bunları olumlu yöne çevirip çevrene güzel tatlar, duygular katarsın. Kendini ve çevreni daha iyi yapmak için çalışırsın..
Bu dilber yar mı yoksa bahar mı
neye benzeteceğimi bilemedim güzelliğini
acaba gül mü karanfil mi lale mi?
masalardaki gülen ayva ağlayan nar mı...
Ne dersiniz, beni kucaklar, bağrına basar mı,
yoksa katlı arabalı biri için pazarda satar mı??
Dürülsün defteri terörün
doğsun dostluğun güneşi ayı
Şenlensin sevgi çiçekleriyle
Gönlümüzün bahçesi bağı
Essin gece gündüz
Mutluluk rüzgarı
DEDİM DEDİ
Dedim: Merhaba, günaydın!
Dedi: Hello, hay!
Dedim: Vay! Yabancı dilin yıldızlı on, pek iyi!
Dedi: Nereden anladın?
Dedim: Selamına bile girmiş baksana.
DİNİN AMACI
Öldürmek değil, yaşatmak en güzel duyguları
Dinin amacı
Politikayla kirletme kutsal inancı
BARIŞ HAVARİSİ olamıyorsan
Neye yarar varlığın
Öldürmek değil, yaşatmak en güzel duyguları
Dinin amacı
Politikayla kirletme kutsal inancı
BARIŞ HAVARİSİ olamıyorsan
Neye yarar varlığın
İster hoca ol ister hacı...
Dün Diyojeni gördüm yolda
elinde fener, insanlığı arıyordu
Bugün yine gördüm onu
çaldırmıştı fenerini
Ağlıyordu...
Denizce konuşuyor balık
Gökçe konuşuyor kuş
Çiçekçe konuşuyor
Arılar kelebekler...
Bir de biz konuşabilsek
Sevgi kalbin güneşidir
aşk insanlığın en güzel eşidir.
Bu dizelerde anlaşıldığı gibi şairimiz sevgi ve dostlukla iç içedir.