Işığıyla her tarafı aydınlatan bir güneş olmayı
Zifiri bir karanlıkta etrafını ışıklandıran bir fener olmayı
Kapkaranlık bir gecede ışık veren yıldızlardan biri olmayı
Karanlık bir odada çevresini ışıklandıran bir mum olmayı
Hep istedim
Sen ne geceye benzersin
Ne de gündüze
Ne güle benzersin
Ne de karanfile
Ne masmavi gökyüzüne benzersin
Ne de yeryüzüne
Sarı ile kırmızının bütünleştiği ay
Yapraklar dökülüyor teker teker vay
Bir ney gibi inliyor ağaçlar
Dallarda büyük bir hüzün var
Biliyorum şimdi çok uzaklardasın
Çok uzaklarda olsan da
Aslında hep yanımdasın
Ben sana tutkunum
Ben sana meftunum
Sen benim için sevgili
Ne gül bahçesindeki bir gül
Ne açmamış bir goncasın
Ne bir demet papatya
Ne bir buket karanfil
Ne de baharda açan gelinciksin
İnsanlık ölüyor mu acaba?
Daha çok arıyorsun kimsesiz kalınca.
Kapını çalan bir Allah’ın kulu olmayınca,
Kaybolan insanlığı arıyorsun gün boyunca.
İnsanlık insan olmanın gereği,
Tayinim çıktı altı yıldan sonra,
Zor geldi buralardan gitmek bana,
Ne de çok alışmıştım çocuklarıma,
Sevmiştim onları kardeş olmuşlardı bana.
İlk gençlik yıllarım hayatımın baharı,
Bu gece yine hüzün var içimde
Sarı renk tüm bedenimi sarmış
Buz tutmuş yüreğimin kapılarını
Dışarıdaki havanın kendisini
Soğuğa teslim etmesi gibi
Ben de acılarımı, kederlerimi
Heyecan, hüzün, merak var bende,
Tayinim çıktı şimdi yeni bir memlekete,
Adını ilk defa duyduğum bir ilçeye,
Ben istedim her yeri yemyeşil diye...
Sakarya, Adapazarı, Ferizli,
Gözlerin yaşlı,kalbin puslu,ruhun perişan…
İçinde bir kor var cayır cayır yanan,
Sebebi de benim bunu adım gibi biliyorum anam.
Dertsiz kedersiz sanma ben de senin gibiyim kime dert yanam.
Uzaklardasın şu an hem de ulaşamayacak kadar uzaklarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!