İsyanın kıyılarında dolaşıyorum her gece
Sensizliği içimde intikamla bastırıyorum
Öfkem kızgın bir güneş
Nefretim çorak bir toprak
Masum olan tek şey gözyaşlarım
Solmayasın kalbimde diye
Baharı beklerdin vuslata ermek için,
Süsleyip kanadını bir başka öterdin,
Ne oldu garibim matemlere büründün,
Bülbül! ağlama güle, sesin haram olsun.
Şirin belası musallat oldu olalı,
Mum ışığında bir başka yanar hüzün
Şamdan boğumlarında saklıdır umut
Alev alev küllenir geceye sürgün
Damla damla erir karanlıkta umut
Mum ışığında yaşadım gurbeti ben
Karanlığın dilinden bestelerim nihan aşkını
Zamanın kıskacında, geceye esirdir gözlerim
Dağ meltemleri eser, getirir siyah yalnızlığı
Sensiz hülyalarımda, gurbet yetimidir düşlerim
Perçinlenir hicranım, katmerlenir gönül sızısı
Dertler bağında derlenen gülüm
Aşk dergâhında tükenen ömrüm
Şafak baharında narin gündüzüm
Sorma bana!
Ben ne haldeyim!
Pervane nara nasıl yanmışsa
Gül devri görmek için aşarken tüm surları,
Bir dem destursuz girdim o gönül kâbesine,
Aşikâr eyledim, bu demde nihân sırları,
Ve bir kıvılcım düştü, vuslatın bahçesine,
Sonsuzluğa açılan menfezler ki muzdarip,
Kâh gözyaşım akarken, sakiler bâdesine,
Gidiyorsun sessizliğini yanına alıp,
Ah etsem sızlasam ne fark edecek ki
Serde aşkın coşkunluğu
Takvimden kopmuş, on iki yıllık özlemin sesi
Hicran gölgesinde, hisli bir yankıymış hayat
Kara iklime bürünmüş, artık bu halvet şehri
Sensiz musalla taşına benzemiş garip Yozgat
Uğultularla gülermiş, kuzeyin sert rüzgârı
Bahtımın karası yokluğuna müptelâ,
Kalmadı kalbimde bir ışık arzuya şayan,
Ey geceye gem vurup, ayı söndüren bela!
Sayende mehtabım da kifayetsiz Şahmeran…
Serzeniş mevsiminde gönlüm yine sitemkâr,
Kemale erişince ömür mevsimi
Hazan cömertçe mahsulünü alır
Veda eder baharın soylu gemisi
Geride sadece son yaprak kalır
Harabat olur artık mazinin gülşeni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!