oynaşır esrik gecelerinde
bir Karagöz oyunu bu
gölgeleri duvarımda
böler durur uykumu
öfkeli bir susturuştur
bir zaman olur
dökülür dilden sevdaya dua
onmaz beden doğrulur
karışmıştır gerçek ve ruya
hayattır uzanan el
söner aheste nabzımda od
vapurdan atılan simitlere
dalan martılara bak göreceksin
o bir tanesi zayıf, acizse
sana nasıl koştuğumu bileceksin
görüş gününde bir mahkuma bak
kan ile karıyordu kendini gece
şafağı boyanırken kızıl bir bulutta
dudaklarımda dua gibi bir hece
bir elimde Allah korkusu öbür elim pusatta
otuziki yaşında ak olmuş saçlarım
rengarenk boyasam geçmişi neyleyim
gecenin ayazında
bezgin vurur ite kaka
bitaptır şu üç kuruşluk
kalp atışlarında
umarsızdır yelkovan
od ile raksıdır
yansıması duvarda
esrik eder ayazdır
hayali başucumda
forsası maviden
bugün sessizliğin yıldönümü
ellerimi anılarla ısıtıyordum
şimşekleriyle kahkaha atıyordu gökyüzü
ve bir kenarda göçmen umutlara tutunmuştum
unutulmanın sancısını sırtıma vurmuş
amelelik yapıyordum hayata
diz vurmuştu yokoluşunun kaygısıyla güneş ve yutuyordu onu dağ
sanal zamanlarda yaşanmış bir hayal idi şimdi o ateş topu
sarayımızdı bozkır ortasındaki ak keçeden otağ
kırlarında koşan bir deli taydık deli dolu
ateşinden yanıp tutuştuğumuz o hayalden geriye
bir verilememiş sözler bir de küller vardı artık
bu pazar gel demiştin bana
bilemezdin nasıl da terlemişti ellerim
sevinemedim bile anlamıştım sesinden
başım önümde usulca bekledim
şehrin sokaklarında şimdi bir yılkıdayım
biter mi bu kış, bu soğuk, açlığım
Nabzımın gözbebegimi tekmelediği ilk ışıkta
Ucuz bir pazarlıktır derme çatma aglayışım
adımlarken ıssız sokakları mum alevi umutlarla
kanımda hapsolup kalmıştır yakarışım
pencere aralığından sızan mülteci bir ay ışığıdır yüzüme
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!