Dün gece, eski bir İstanbul’a doğru yüzdürdüm mavilerimi
Bacaları tüten gecekondu evlerinin sıcaklığında sundum yüreğimi sana
Martılar suskunluğa inat,birbiri ardına…
Derken Kızkulesi sesleniyor dalgalar arasından
Sonra bir rüzgar alıp götürüyor fırtınalarımı
Ve aklıma düşüyorsun usulca.
Adım atmayı öğrenirken
Düştüm dizlerimin üzerine.
Ardından bir rüzgar vurdu sırtıma
Yuvarlandım..
Ellerim yara bere içinde
Ve bedenim.
kapatıyorum gözlerimi
sessizliğimi dinliyorum gecenin bir vakti
yabancı geliyor bana bu şehir
bu sokaklar yabancı
yağmurun sesiyle gülümsüyorum sana
gözlerinden uzak türkü söylüyorum
meğer ezberlemişim hikayemi
her günün sabahına giriş bölümüyle başlıyormuşum,
elimdeki beslenme çantasıyla bıyıklarımın terlediği ana kadar.
özneler,
nesneler,
içinden bir parça bir iz bıraktın yüreğime
nedir sessizliğinin ardında duran neden?
belki biliyorum
belki tam tersi.
hiç duymadım,
hangi türkünün tınısına benzer sesin bilmedim
‘‘ ne zaman galibi olsam, kaybedeniyim aynı zamanda ‘’ dedi mavi…
Denizlerimiz durgundur, dallarımız sakin, toprağımız bereketli.
Derken bir fırtına kopar alacakaranlıkta heybetli
Denizlerimiz kabarır köpük köpük
Dallarımız kırılır bir bir, yapraklar düşer
Toprak kalmaz elde, sessizlik tek besindir.
Kapatıyorum gözlerimi
Sessizliğimi dinliyorum gecenin bir vakti
Yabancı geliyor bana bu şehir
Bu sokaklar yabancı
Yağmurun sesiyle gülümsüyorum sana
Gözlerinden uzak türkü söylüyorum
sen gülünce toprak kokar heryer
yağmurlar yağar
ve ardından ellerin
çiçek açar...
Bir ses çıktı ansızın,
Boşlukta bir bıçak yarası gibi.
Bir çığlık gibiydi yıllardır susan ta derinlerde
Neyin sebebiydi yada neyin sonu?
Durdu.
Anlamadığım yerden vurdu.
bir gün geldi,yüzünde gördüğüm bir ifade elimi ayağımı bağladı. kalakaldım olduğum yere. kelimeler bir bir takıldı boğazıma, dudaklarım titrek, gözlerim dolu... bağırasım geldi gırtlağımı yırtarcasına nefesimin son anına dek, başım ellerimin arasında. derin bir korku yaşayan bir çocuk gibi garip sesler çıkarıyordum: ''hepsi benim yüzümden'' diyordum. aslında kızgınlığım vardı sana içten içe büyüttüğüm. oysa hiç kin gütmedim,asla. haklıydın belki yada haksız.istediğin hep herşeyin daha iyi olmasıydı. ezilmiştin,horgörülmüştün belki,terini akıtmıştın emeğine yıllarca,kazanmıştın,kaybetmiştin,anlamıştın aslında. yaşamadan anlayamıyor insan,söylemekle olmuyor.belki daha çok başındayım hayatın ve seni şimdi daha iyi anlıyorum. ama bu beni pişman yapmıyor.yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim sana söylediğim yalanın dışında. unutma ki beni ben yapan şey, yalan söylemek pahasına da olsa senden gizlediklerimdi. çok yalnız kaldım,hiç şikayet etmedim bundan ötürü.çok şey attım içime, ne çok şey,neleri büyütmüşüm içimde neleri.aşmak kolay olmadı bilesin. fedakarlık yaptım sorumluluklarımı bırakıp.sorumluluğumu tuttum fedakarlıklarımı unutup.bocaladım,düştüm,yuvarlandım,duygularıma ezildim ve yara bere oldu yüreğim. kalkıp koşmak istedim ama yürümek dahi zor geldi.
bir gün geldi yüzünde gördüğüm bir ifade elimi ayağımı bağladı,kalakaldım olduğum yere.durma böyle,etme.yakışmıyor bu yıkılmışlığın sana.herşey daha güzel olacak.sen kolum kanadımsın,sen güçlü olamazsan ben ayakta duramam.durma öyle, etme.sen gördüğüm en güçlü insansın...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!