Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Söz, kalemin ucunda bir damla mürekkep gibi süzülürken, ben onun içinde var olurum. Kimi zaman aşkın, kimi zaman firkatin hüzünlü bir yankısıyım. Kelimelerim, derûnî bir sevdadan, kaybolmuş bir vuslattan ve adı konmamış bir bekleyişten doğar.
Gecenin en tenha saatlerinde ruhum kaleme dokunur, kalem kâğıda… Böylece mısralar bir âh olur, bir niyaz olur, belki de bir derman arar kendi içinde. Divan şairlerinin izinde, eski kelimelerin derinliğinde, modern duyguların sarayında bir yolcuyum. ...