Şakağımda bir leke gibi durupta,
Hayatı zindan ederken kara bahtım.
Yaşam dedikleri simsiyah kağıda,
Mührümü bembeyaz satırlarla bastım.
Bir güvercin vardı, rengi ak,
Gagasında sevda türküsü vardı.
Rüzgara inat kanat çırparak;
Ufuklar benim der gibi uçardı.
Bir de çiçek vardı, yaprakları kan pıhtısı
Bir yanda bütün zulümleri ile hayat,
Kana doymayan canavar, kan kaybediyor.
Bir ana, bir de yarin kucağında şefkat,
Masum çocuk, zulümlere bıçak biliyor.
Şu içimdeki canavarın masum yüzü,
S eni ararken bu dünyaya geldim geleli,
E n kuytu köşelerin, korkunç karanlığında,
D ağların ardına yazdığım altın harfleri,
A rtık tamamlıyorum. Al! İşte hepsi burda.
Gözlerin var ya, ah o güzel gözlerin,
Ağlasan ela olurlar, gülsen yeşil.
Her biri gölgesi sanki birer nehrin;
Birinde Dicle akar, diğerinde Nil.
Ezelden beri oymuş da yatağını,
Hangi kalpsiz dünyaya getirdi seni?
Kim emzirdi seni zehirli pınardan?
Takmış feracene şehrin gençlerini,
Sürüklüyorsun yüreğin sızlamadan.
Nefesinde can bulan zehirli meltem,
Eline her kalem alan şiir yazsaydı eğer,
Memleket, baştan başa şair diyarı olurdu.
Laf atmaksa yazılarına kattığın tek değer,
Her ozan yattığı yerde kahrına ram olurdu.
Şiiri sanat için yazmak en büyük erdemdir,
Çarşambaydı günlerden ve dokuzuydu Mayısın,
Gözlerimin bayramıydı sanki o ilk bakışın.
Uykularından yeni uyanıyordu gözlerim,
Şehveti içindeydiler sanki hayal görmenin.
Gözlerim ürkek,gözlerim şaşkın,gözlerim cesur,
Duymamışlardı daha önce hiç böyle bir huzur.
Fermanıma yazılmışsa ölüm,
Uzansın ten musalla üstüne.
Yazan eller utansın gülüm,
Kağıdın,kalemin suçu ne?
Sevda yolunda çatlamış damar,
Mevsim hazan,bahardır bizi terkeden,
Bulutlar karardı,şehre kar atışır.
Yarim gelinlik giysin ben ise kefen,
Bu mevsimde bize beyazlar yakışır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!