Aşka geldi
Sürdü karlar altından
Mor dudaklı, ak kanatlı kardelen
Seslendi nisan yağmuruna
Nevruza takıldı yankısı.
Darlık içinde varlıktır,
Şu yaşamdan öğrendiğim.
Sevdiğine sarılmaktır,
Şu yaşamdan öğrendiğim.
Elinde olan cevherdir,
Toprağın çatlatarak
Çizgi çizgi dolduğu
Emek emek sızdığı
Anamın nasırlı ellerinden çıkan çökelek;
Gelir İstanbul'a
Kekik reyhan herdemgüzeli kokar
Ben gamlı hazan;
Maalesef hüzün damlar şiirimden
Türkülerim yanıktır, dağlarda yankılanır.
Anadolu'da kışlarım
Beyler hanfendiler uyur
Öyle güne başlarım.
Karşılığı olmayan
Sorular soruyorsun susarak
Şaşmış terazisi tutuklu yüreğimin
Hangi şiirin sesine dokunsam
Yükseliyor ateşim
Yoksa ki
Savruk, mesnetsiz
Lalettayin sözcükler sürtünüyor dilime,
Yurtsuz, salaş tümcelerden azat.
Çatık suratlı bir göğün,
Hazana amade arifesinde
Tedirgin kuşlar benzeri, şaşkaloz.
Açmaz günlerden
Dar geçitlerden geçiyoruz.
Bir yangın ormanı dünya
El açmış çatırdayan toprak/ susuz mevsim
Önümüzde faklar/ köşebaşı ölüm tacirleri
Kıt, ekmeksiz, katıksız sofra bekliyor bizi.
Kalleşce yaklaşıyordu ayaksesleri,
Tepeden inme mesnetsiz bir ayrılığın.
Ezip geçti o soysuz tren raylarını,
Sevgilileri ayıran,
Haydarpaşa garının.
Dağlar başını sarmış duman gibi
Yar şu dumanı başıma sen sardın.
Ne ihanet, ne yokluktu sebebi
Yar şu gümanı başıma sen sardın.
Deli gönül bağlanmış, inkar etmez
Semah eyliyor gökte dehşet
Katmış önüne sokağı
Göz gözü görmez/
Balkan kanatlı bir tipi
Sis pus altında,
Dünyalar güzeli, yaşlı kraliçe.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!