Asi ünlemler öyküsünde
Ünsüz bir anıdır ahım
Sevdikçe örülüyor tenden duvar
Yazılıyor günahım sarıldıkça.
Gün be gün yalnızlığa çekiliyor sınırlar.
Dinle!
Demokrasi kispesinde,
İnsan hakları dağıtanlar
Nereden başlayacaklarını iyi biliyorlardı.
Olmayan her zaman değerlidir;
Adı: zaaftır, kullanılacak kozdur.
Açmış kozalarında yıldızlar
Yakamoza kesmiş /
Seyrimi almış deniz
Anasonlu mayıs kokuyor gece.
Sen yoksun sadece.
Bir susuz kadeh/
Kırık kanatlı kuşlar
Tünemiş pencereme
Ötüşlerinde asılı sesin
Parçalanıyor sırçası,
Gönlümdeki köşkün.
Keyfi yerinde herkesin.
Vakitlerden puslu ikindi
Aştın güneş misali
Bilinmez maveraya.
Kapımı devasa, küstah bir sensizlik/
Ağzımın tadını kızıl bir şarap çaldı.
sesinde güvercinler kanatlanır;
solgun yüzüme konar,gevrek gülücükler
on sekizimdeki atışlarını vurur örseli kalbim
al-yeşil bir bahar yerleşir ülkeme
kaçacak delik arar iğreti hüzünler.
Işıdı şehir ıkına ıkına
Güç bela çekildi gece
Dokuz değil doksan dokuz doğurdum
Şaraba katıp bir dağ yükü hüznü
Tütsüledim soluduğum hasrete
Daraldım gözlerimin önünde, darlandım
Gözlerin mıhlanınca üzerime
Bir ışık yağmuruna tutulurum
Sözcüksüz şair,
Çaylak aşık kesilir gönül,
Akıl; pır pır serçe.
Otuz yıllık adımı unuturum.
mavi
berrak bir sevda sularımda göğeren
tutunuyorum martı kanadına
denize atıp bütün sözcükleri
dilimin altında sakınıyorum adını
içimde zil-zurna bir çağlayan sesi.
Yığılıp kalmıştım,yapayalnız,sükun
Son yolcularını uğurlamış
Kasaba terminaliydim.
Kar topluyordu bıyığım.
İçten tutuştu/ çıraydı gönül/ yanıyordum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!