Bu sabah ve her sabah,
Saçlarına takılı yıldızlarla uyanıyorum.
Kendimi gözlerim kamaşmış fakat bir o kadar sıcak ve huzurlu buluyorum yanında.
Kalkmak istemeyişim senden,
Rüyalarımda gördüğüm kızıl saçların,
Ve gözlerin şu dolaştığım yaylalar kadar yeşil rüyalarımda.
Bana ne bir çiçekten bahsedin,
Ne de hoş bir kadın kokusundan bu yıl.
Köyümün çimen yeşili, masmavi gökyüzü kesmiyor artık ufuk çizgisini.
Senden sonra ne saatler,
Ne de aşklar geçiyor bu köprünün üstünden.
Küçük bedenlerin hatırı başka kalıyor kollarımda,
Her sabah, gözlerimi yıkıyorum senin için,
Ellerimi açıyorum her sabah.
Önümde inci gibi dizilen kuşlar,
Bir de, kendini maviye çevirmeye çalışan kocaman bir İstanbul var.
Beni koyduğun yerler değişiyor,
Ve gezdiğim yerlerde kimsecikler olmuyor artık.
O deniz kenarı, sadece taş toprak şimdi,
Uzun uzundıya gidilen yollar boş.
Orada bir taş,taşın üstünde küçük bir kuş,
Sana harfler cümleler kelimeler gönderiyorum,
Sen istersen bir taş ol,
Sen istersen bir kuş...
29 Mayıs 2012
Herkes bir yol çizer kendine,
Ve yalnızlık keyiflidir bazı saatlerde.
Bazen seçtiği film anlatır insanı kendine,
Ve akıttığın gözyaşının tadı çarpar bazen dilime.
Adını hiçbir zaman yazmadığım o sahiller,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!