Enis Batur, 28 Haziran 1952'de Eskişehir'de doğdu. İlk yazısı 1970'de, ilk şiir kitapları Paris'te bulunduğu yıllarda (1973-76) yayımlandı. Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığını (1979-1980) , Milliyet'in kültür servisi ve yan yayınlar yöneticiliğini (1983-1984) , Milliyet Büyük Ansiklopedi'nin (1986) ve Dönemli Yayıncılık'ın genel yayın yönetmenliğini (1987-1988) yaptı; 1988'den beri Yapı Kredi Yayınları'nda çalışıyor.
Yazı, Oluşum, MEB, Tan, Gergedan, Şehir, Sanat Dünyamız, Kitap-lık, Cogito, Arredemento Dekorasyon, Fol g ...
Vur, vur, o an toparlanır
katı düş, sis:
Bir gül yarasıdır kılıcın
eriyik gözde açtığı.
Mevsim bitiştirir siyah lekeleri
Bir ucunda Trajedi vardı bu kalemin,
Tılsım öteki ucunda. Uyuduğumda kim
uyanıyordu içimde, hangimiz sürdürüyordu
gündüşlerini, hangi yüzüm kanıyordu,
neden bir ucu seçip sivriltiyordum da
köreliyordu o an öteki uçtaki güdülerim,
Yüzüm aslında hangisidir?
Daha çok hangi çehreme, çehremde oturmalıyım?
Öte yandan, herkes başka bir yüz arayabilir yüzümde,
aramıştır, arayacaktır.
Kaybolurken bulunuyordur asıl yüz.
Hiçbir şeye benzemediği söylendi şiirlerimin,
Wallace Stevens'a benzediğim, hiç kimseye
benzemediğim, olsa olsa "II. Yeni'nin devamı",
"III. Yeni'nin ta kendisi" sayılabileceğim -
"delisaçması bir söz ve işaret yumağı" denildi.
Bütün bunlar bensem, bütün bunlar bendim.
Eşiğine dayanıp seyirdiğim
cansız doğa: Bir çingene geldi
gece, ellerimi açtı ve uzun,
dingin bir yağmur düştü yüzüne:
'Her şey geçer sen geçmezsin'.
Cehennem kimdir demiştiniz?
Keder kuşlarını ben de gördüm
Flütün ucundan bir oraya bir buraya
Evet, biliyorum, herşey benim düşgücüm
Şeyi, nasıl söylenebilir, bu kelimeler
Böyledir işte: Tam tutacakken...
Beli bağlanmış anneler babalar
için de bir ninni düşmeli;
Abélard'dan Heloise'den sözetmeden
yumuşak, umutsuz bir nota bulmalı
Doğuma muska kurup karayazı kırmadan
Süte ve geceye tutsak
aç uykusuz koyunu karanlığın:
Gemiler dalmıs gidiyor açığa,
Tarancı ki karamsar bir dede
ilk atışta vuruyor imgeyi: Bir
sebep değil, belki neticedir gece.
Seyrek başdaşlar,
hayatta ve / ya tefekkürde (âdemoğlu şiirde yalnızdır) :
Krisis bir sözcük değil.
Birinin içinde bir başkasını hem de birinden ötürü başkasını yaşıyoruz.
Bir değerler bunalımı, çünkü
bir yalpalanma içinde çalkalanan şu yarımadanın, eninde sonunda, Kakania'dan uzun uzadıya farkı kalmamıştır.
sonra kırışık bir çizgi aradık boşlukta
ve yelkenin bağrında parçalandı martı
artık dipsiz bir oylumdu göz, kanadın hallacında
arı zamandır her şeyi silen
ve ölüm tartışılmaz bir belge gibi yaşar içimizde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!