Sabredip kaldığın yalnızlıklarda
Yılların verdiği armağanlarda
Bir sigarayla sonlansa da
Kimbilir hangi kentin
Hangi mahallesinde
Hangi metruk sokağındadır
Gökyüzüyle konuştuğum parklar
Dertlerimi dalgalarına bıraktığım
O fırtınalı limanlar bile sessiz artık
Çocukların çığlığından
Vapurların gümbürdeyişinden sıyrılıp
Kelimelerle dost olduğum zamanlar
Haydi kalk gidelim buralardan
Gitmek kelimesini yaşayalım seninle
Çünkü bilemezsin
Ömrüm boyunca
somut gitmelerim hiç olmadı benim
Hep uçurumların kenarından döndüm geri
Acılardı yüzleşemediğim sayfalarda
Yılların kelimeleri dokundu da
Adım adım geri döndürüyor beni sana
Bir bulutun içinde nemlenen
Koca çamların yaprakları gibiyim şimdi
Anlaşılmayan bir ömre söylenebilir ancak
Hepimiz bilmediğimiz bir hikayeyi yaşamak için varız bu hayatta. Bir çok kez kendi hikayemizi kendimizin yazdığını düşünsekte, bu pek mümkün gözükmüyor. Biz insanlığı unutan insanlar olarak, hep en iyisini ve en güzelini isteriz hayattan. Oysa bunun gerçekleşmesi belirlediğin zaman dilimini aşabilir yada gerçekleşmeden bu dünyaya sırtını dönüp gidebilirsin. Herkesin hayatında eksik gördüğü birşeyler vardır elbet. Önemli olan bu eksikliği uzmanlıkla tespit edebiliyor olmamızdır. Uzun bir süre zarfında kendim için yapmış olduğum tek eksikliğim var ve devam ediyor "sevgisizlik". Bunu sadece karşı cinsle oluşduğunu düşünmeyin. Sevgi aileyle başlar. Olumlu yada olumsuz ilk tadı orda alırsınız. Hangisinin tadına alışırsanız, bir zaman sonra sizi cezbeden şeyin o olduğunu görürsünüz. Ailesiyle olup da ailesi olmayan çokca genç nesil yetiştirmeye devam ediyoruz. Ve bu her geçen gün katlanarak devam ediyor. Şimdi yapmamız gereken tek şey, bir kuytuya çekilip kalbimizin siyasetiyle ilgilenmektir. Bir hafta sonu dünyayı bırakıp kendi kalbimizle konuşarak, kendimize kendimizi hediye edelim. Çünkü ancak saksılarımıza ekebileceğiz insanlığın tohumlarını. Kendimize bir yol çizelim ve durmaksızın koşalım. Çünkü yürüyerek bu yolları geçmeye çok geç kalmışız. Siz siz olun hiçbir zaman gençliğinizi yok yere harcamayın. Kalbinizi sevin ve kalbinizi sevdirin...
Bir zihnin gürleyişi bu yaşantıların
Zamanın yapraklardan taklididir bu hışırtılar
Kalbin görevlerinden yoksunlaştırılmış
Onca yolun avareliğiyle çekilen
Yalın ayaklı çocukların
Toprağa hasreti gibi yazılır yorgunluklar
Gecelere yazılır hatıraların kaygısızlığı
Biten her sevdanın sinemasıdır onlar
Bir karanlık perdeye oynatılır
Tekrar ve tekrar başa sarılır
Yalnızlığın olur mahkumiyetin koltuklarında
Bir ilkbaharı seyre dalarsın ayazın ortasında
Sevdiğim insanlara haksızlık ediyorum. Olmasını istediğim bir hayali karakterin, ruh dünyalarını etkileyip o olmalarını beklemek, tamamıyla benim aptallığımdan ve de inancımdan. Ben her zaman inandım. Neye mi inandım? Kalplerinin içine gizlediğim kalbime... Çok değerli bir dostum var. Onunda aklında isimlendirdiği bir Liya'sı var. Onun Liya'sına kavuşması ne kadar zorsa benim de hala adını duyamadığım, isim veremediğim varlığa kavuşabilmem o kadar zor. Kalplerine gizlediğim kalbim demiştim. Bu anlatması zor bir gerçek. Onlara kalbimden bir parça verdim. Ve orda yerinde hala duruyor. Biliyorum. Her kalp kırıklığında istemeselerde görmeselerde onları tamir ediyor ve kalplerinin dinlenmesini sağlıyor. İşte böyle aziz dostum benim. Kalbime kimse kalbini saklayamadı. Parçalara ayrılmış şu kalbim, gün geçtikçe küçülüyor küçülüyor. Oysa o da bir toz tanesinden öteye geçemeyecek. Soruyorum kendime gecelerden sabahlara, insan sonunu yaşamışken, başa nasıl geri döner? Sonrasında kendimi cevaplıyorum:şiirlerin dahi değil miydi sondan başlayan. Ki sende herşeyin sonuna baştan başlayacaksın...
Gelip geçer hatıralarım
Rüzgarlarla dans eden yaprakların sırtından
Tam da bu aralar sevmek vaktidir
Bir dikenine sarılmalı gülün
Buz gibi bir pınarın suyu gibi
Kana kana içilmeli acıların
Ay fısıldar gecenin kederini yollara
Alıp başını duvarlara vurur bu adımlar
Kalbin bir enkazdan çıkmaya çalışır
Her bir adımından çıkan sesle
Adeta bir zaman göstergesi gibi
Tik tak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!