İnsanın bir düşü olmalı
O düş kapatmalı tüm yaralarını
Düşünle mutlu olmalı
Sarılmalı ona sımsıkı
Dünyadan koparmalı
İyilikler ülkesine taşımalı
Gözlerimden uyku yerine hüzün akarken
Baktım camdan tam güneş ağarırken
Sisli havanın içinde turumcumsu renk
Gece gündüze eşit birbirine denk
Havaya çökmüş ağır duman kokusu
Nefesini yakarken meraklandırır ruhumu
Kırlangıçları bilir misin çocuğum
Tepelerin ardından uçarak gelen
Küçük küçücük, güneş doğarken
Çeşit çeşit çiçeklerin üstünden
Mis kokulu zambaklların içinden
Çimenlerin içinde kanat çırpan
Vardım istanbul'dan memleketime
Köy havası çektim önce içime
Yeşili benziyor gerçek yeşile
İnsan insanı özlemez bu vadide
Attım kendimi kırlara uçarcasına
İçtim çoban çeşmesinden kana kana
Yürürken kaldırımda baş ucumda
Alır mısın diyordu bende bir lira
Kirli siyah ellerinde selpak mendil
Gözleri vardı boncuk gibi yeşil yeşil
Masumiyet saklı gözlerinin derinliğinde
Sarsıldı yüreğim kendi benliğimde
Sevilseydim yazar mıydım
Kalemle anlatır mıydım
Yürek yangınının sızısını
Anlatmaya çalışır mıydım
Saklayabilseydim keşke
Kar şekilden sekile girerken
Avcumun içinde usul usul erirken
Güz bitip kış yeniden başlarken
Soğuk olan demir değil kalbimdir
Aşkı mevsimlere göre yaşasam da
İdam ettim içimdeki aşkı
Dinsin kanayan gönül yarası
Her düşündüğümde o sızı
Başlasın artık sevda zamanı
Yaşarken bahar yerine hazanı
Azat et bırak kırık kalbimi
Uçsun kafesinden dönmesin geri
Ellerinde hissettim çaresizliği
Affet sevme beni
Kırıldı gönlüm bin parçaya
Yoğruldum her gün çoğalan azapla
Bekle beni bu son olan sonbaharda
Gelirim sana sararan yapraklarla
Dökülürüm elbet ayaklarının altına
Bekle beni bu son olan sonbaharda
Gitme dersin kal dersin yanımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!