Sen yoksun baba!
Sen yoksun ve ben korkuyorum.
Öyle karanlıktan,gök gürültüsünden değil;
Gözü dönmüş insandan korkuyorum.
Sen yoksun ve ben yalnızım,
Her şeyin üstesinden geliyor bulutlar,
Her şeyin üstünde duruyor.
Sonra zamanı sarıyor çepeçevre,
Her an yağacak gibi,
Her dem sırılsıklam edecek gibi,
Tıpkı aşk gibi...
Son evresindeyiz aşkın,
Bardağı taşıran son damlasında...
Aşkın en derinde gizlendiği,
Korkunun kalbi büsbütün sardığı son bakışta...
"Günaydın"lı mesajların son uyanışında,
Sokaklardaki son kaçamağında
Ey gül-i zar!
Güneşin gündüzü aydınlattığı gibi,
Kalbimi nurlandıran sevgili...
Yollar engel olsa da kavuşmaya;
Sevgiyle ilik ilik dokunmuş sabır,
Yetmez mi mahzuru savuşturmaya?
Ayağına pranga vurulmuş,
Bir tutsak gibi kalbim.
Acılar ülkesinin,
Mücrim şehrinde
Hüznü kovalıyor yine.
Nereye gitsem,
Unutmamalı Ademoğlu;
Dünyaya ilk gelişine ağladığını,
Ağlayışın mutluluğu sağladığını,
Bu yüzden ağlamaya bel bağladığını unutmamalı...
Ve bilmeli;
Aşık olmak;
Gece ile gündüzünü kaybetmektir,
Güneşin doğmamasıdır,
Ayı görememektir aşık olmak...
Aşık olmak;
Karanlığı delen bir tepe lambası,
Dağların bağrında bir de kor var.
Esvede dönmüş ekmek parası,
Milyonlara düşen bir de ateş var.
Nasır tutmuş ellerde isteniyor helallik,
Sevmek bir olmak değil midir?
O halde neden terk eder ki insan?
Yoksa çekip gidenler sevmemiş midir?
Çare gitmekse sevmek ne içindir?
Sensiz bir asır geçmiyormuş,
Fark ettim de bir saniye bir asır geliyormuş.
Geçen yalnız asır değil,
Ömür dediğin bitiyormuş,
Bitsin, ben sükut olayım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!