ENGİDU
pençe vurdum
sırrına gecenin
kolları alevden bir hayalet olarak
gön tanrısı gerdi göğü
tekinsiz adımlar attım yabanda
bir bulut yırttım sildim alnımı
karanlık durmadan karılıyordu
katran ağaçları sarsılıyordu
toprak kanrılıyordu
gecenin yırtılan eteğinden
hilal doğdu bedir bedir
ay tanrısı bir çalının ardına sinmiş
çalı tanrısının kulakları kirişte
işitme tanrısı sağır
hasır gibi örülü sakallarına
serseri yıldızlar işedi
bir balag davulu çaldı
yüreğin olmalıydı
hiçbir şey bilmiyordum
karşımda duruyordun
ışığın mızrağı sende kırıldı
gece kuskununu kopartmak üzereydi
bir hapaz gece yoldum
ve yedim
kara erik kafalı bir yıldız kütürdedi ağzımda
dağların domalmıştı
ak kor-gök kor-sarı kor
bir nehrin ürpertisi deliriyordu
hayır bir dal değildim
gecede hışırdayan
hayır çiğ değildim
dişil papatyanın dişine damlayan
çok daha delisiydim
tanıktır hırsızların tanrısı
ahırların ve pınarların tanrısı tanıktır
ocak taşları üzerine ve ateşe and olsun
taş oyma tanrısı ve döl tanrısı tanıktır
az önce suvardığım hayvanlara
ve suskun suvata and olsun
kükredim ve abandım
gök göverdi
“sür öküzünü tümseğime” dedin
gir içine “boynuzumun”
bin benim “gök gemime”
yırt “tümseğimi” *
parmaklarım beş dal yaba
şöyle bir gürledim vadilerine
uyluklarını yakaladım ilkin
feracen geceye karıştı
parçalandı guşbanın
topuğunu keşfettim diş yordamıyla
sağrına bindim ve dizgin boşalttım
bir ceylanın sırtına inen sağanak bendim
uludun-ve bandım
başka aylar doğdu aylası çılgın
kim olduğumu bilmiyordum
belinin itaatkar çukurunda binlerce yıldız
yüzüme köz bulaştı kalçanın zirvesinden
haberimiz olmadı rüzgarın def sesinden
ve tırmandım
aylı tepelerine
olanca kusursuz kavislerinden
çakalların ve parsların tanrısı
ateş yakma ve yay kirişi tanrısı
yanardağ kaynatma tanrısı seyre çıkmıştı
akarken yamaçlarından göllenerek
bilmiyordum
ben neydim
altı gece
yedi gün
birbirine karıştı
bana karıştın
sarıştık
giyindim çıplak arsızlığını
zamansızlık takviminde
yaban hayvanları gibi seviştim
bütün yalıyarlarında
kendinin farkına varan
fırtına
belki ağaçlarını
kökünden yolan kasırga
önceden kil kadar akılsızdım
bir adım var mıydı
anlamsız çığlıkların dışında
tomurcukları haykıran gerdanındaki dağlar
yabanıl açlığımın dişlerinde diz çöktü
ancak böyle ulurdu
uruklu orospular
ay ürkmüştü /ve ben
sabrın kafatasını
ezmiştim bir yumrukta
hayvanlarım ulumaya başlamıştı
bana aktığın anda
buluşmak değildi bu
kansız ve ölümsüz bir vahşet sandılar
kıskandılar
ve tanrıların berelmiş gözlerinde
patladı köz olmuş dehşet
samanyollarına tırmandım gök ovalarına vardım
ay kapına dayandım
sana bandım
hiç böyle yarıldı mı ey fahişem
gülünün tomurcuğu
ben neydim
bilmiyordum
daha icat olmamıştı zebercet
külüngümle keşfettim
titredi aşk tanrıçası hasedinden
altı gün
yedi gece
ne aş
ne su
ne uyku
bağırdın
engidu
engidu
engidu
adımı biliyordum
öğrendim
dişlerimle gövdene yazdım
hayvandım-insanlaştım
sen kösnüden can verdin
gayri ben
bilinen
en eski
ateşbazdım
2.TABLETİN KIRIK SATIRI:
o zaman ki başta göklerin fahişesi hasetlikten çatlayan tanrılar ve tanrıçalar şimdiye kadar kutsal olan fahişeliğin,kutsallığı yok edip,onu,suç haline getirdiler.,gelecek tüm zamanlarda utanç verici ve para karşılığı yapılan bir işti artık
not:
• Balag:Sümerlerde bir tür davul
• Tırnak içindeki sözcükler bir Sümer şarkısından alındı.
• Guşban:Sümerlerde bir giysi
• Sümerlerde tapınak fahişeleri başlarına türbana benzer kara örtü örterlerdi
Adnan Durmaz
GAZLIGÖL-TABAKLAR
10/ 14. 07. 2007 05:04
Adnan DurmazKayıt Tarihi : 20.7.2007 02:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tabletlerdeki metne göre destan, Gılgamış’ın özelliklerini övgüyle anlatarak başlar. Yarı insan, yarı tanrı olan Gılgamış karada ve denizde olan biten her şeyi bilen başarılı bir yapı ustası ve yenilmez bir savaşçıdır. Destanının, öbür bölümlerinde Gılgamış’ın başından geçen serüvenler anlatılır. Derinlemesine hikaye türünün en olağan üstü biçimde anlatıldığı Gılgamış akılların tamamen özgür ve doğaçlama melekesini gözler önüne sermektedir. İlk serüven Gılgamış ile Gök tanrısı Anu arasında geçer. Halkına acımasız davrandığı için Gılgamış’a öfkelenen Anu, onu öldürmek için vahşi bir hayvan olan Enkidu’yu üzerine salar. Enkidu ile Gılgamış arasındaki savaşta Gılgamış üstün gelir. Daha sonra Enkidu Gılgamış’ın en yakın dostu ve yardımcısı olur. http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C4%B1lgam%C4%B1%C5%9F_Destan%C4%B1
![Adnan Durmaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/07/20/engidu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!