tutma bırak kendi haline gözyaşlarını
nedenli-nedensiz sular seller gibi aksın!
çatlatıp dur orta yerinden sabır taşlarını
gözlerin dünyaya benim gözlerimle baksın!
şikayetim var dertten anlamayanadır
sanma ki sitemim yalnız bir-tek sanadır
..
Saçıma taktığın al, beyaz gülle
Çingenen olamam otağında ben
Sırtımdaki kefen süslenmiş tülle
Gelinin olamam yatağında ben
.
Yazgıma düşürdün buruk bir buse
'Gönül nikahlımsın' derken herkese
..
Sukut derinleşti endişe azdı
Ne bir yaprak sesi, ne bir su sesi
Öylesine tiz ki, yırtarcasına
Saplandı beynime sessizlik sesi.
Üstelik bayıltan ağır havanın
Çöktü damarımafelç eden pası
..
Hüzün çökmüş duman duman
Yüzün yağmur yüklü kara bulut
Bir korku bin bir endişe düşmüş
Kol geziyor mahzun gözlerinde
Çiğ düşmüş damla damla yüzüne
..
şimşekler;
sevgilim!
yağmuru böyle izlemezdik eskiden.
şimdi yüzünden endişe düşüyor.
görüyorum ki
gözlerinin renginden kahve gitmiş
acı kalmış telve tadında.
..
İnsan olmanın güdülerinde yarın olmak isterdim! Herkesin eşit şartlarda ve eşit haklarda yaşayabilecekleri bir mekân, kendini yaşam üzerinde mutlu bulan akıl olmak isterdim. Güzel olan güzellikler içinde kelebek, varoluşun üstünde güzel kokulu çiçek olmak isterdim.
Brüksel’deyim. Etrafı izlerken, Ankara’lı bir arkadaşımın sözleri gelmişti aklıma. Bana demişti: « Brüksel’i hiç sevmedim, çok pis » Türk vatandaşlarımızın yoğun olduğu bir mahalle. Her taraf çöp içinde ve yer yer dağınık. Köşeler hacet kokusu, insanın beynini dağıtıyor. Vatandaşlar, sanki bu durumu benimsemiş gibi, şikayet eden yok.
Sokaklarda ki bu ilkel durumla, evlerin durumlarında benzerlik var gibi. Oturulan yere Türk mahallesi demek daha uygun. Şehrin merkezinden oldukça uzakta.
Durumlarından şikayet etmeyen bu vatandaşlarımız, dışlanmanın ve yabancı olmanın vermiş olduğu psikolojiyle farklı boyutlarda yaşıyorlar gibi. Brüksel’de de anlaşılıyor bu. İnsanı insan yapan hususlar, buralarda da çok gerilerde kalmış kanımca. Ve oldukça kalabalık olan bu vatandaşlarımızın yaptıkları işler de aynı; genelde inşaat, esnafcılık ve dönercilik yaygın. Burada da aklıma yine yıllar önce Metz’e gelen ve bir kaç yıl önce kaybettiğimiz değerli yazar Duygu Asena’ gelmişti. Metz’i gezmiş, Türk vatandaşlarımızı ziyaret etmişti ve ardından « Metz et kokuyor « diye bir yazı yazmıştı. Yıllar sonra O’nu çok iyi anlıyorum şimdi. Bir Türkiyeli olarak şehrin çok ötesine konulan bu vatandaşlarımız için endişe duysam da adı yaşamak olsun.
..
Telefonu her terkedişimde
Döner başımda elem endişe
Kalır mı bende zevk ile neşe
Üzdüğüm zaman seni bir tanem.
Saymam ömürden tartıştığımız gün
İçimi sarar bir garip hüzün
..
Gül bahçelerine, yeşil vadilere girmenin zamanı geldi artık. Galiba insana bu kara bataklar, bu balçık çamurlar biraz fazla..
Allah’a şükür ki, bu karanlığın ortasında olsam bile, Tanrı’nın nurlandırdığı sevgi yaşıyor yüreğimde.
Şükür ki tutkularım yok beni zincirleyen, öyle garip takıntılarım yok.
Yağmaya hazır bulutlarımda daha çok sevgi, biraz telaş, biraz endişe var. Beni bir tek ben koruyabilirim. Sevgimi siper edemem ama, sevgimi örtünebilirim. Umudum var fakat zamanım yok benim.
..
ben kimim ki, nereden gelip nereye gideyim
ahiret yolcuyum da haberim mi yok
ben kimim ki, insan kervanına katılayım
İnsanlık başıboş kalmış da haberim mi yok
ben kimim ki, huzuru arayayım
huzur açıkta kalmış da ben mi bulamamışım
..
Kendimi gurbetin yoluna vurdum
Hasret, ateş oldu yaktı ayrılık
Ne rüyalar gördüm hayaller kurdum
Bırakmaz yakamı takti ayrılık
Bir lokma peşinde koşturdu durdu
Aşılmaz dağları aştırdı durdu
..
Aşk vuslat endişe kaygı inayet
Sonu fark edelim gelin beraber
Kadın çocuk makam şu taşlar ayet
Her mevsim ayrı bir ayeti saklar
Ahşaptan ol mezar dibinde toprak
Tabut gıcırtısı solan her yaprak
..
hangi duygu her soruya ters yanıt verir
nefret mi
sevgi mi
korku mu
her tepkide bilmediğin bir anlam yok mu
düşünmek
..
Öyle bir sevda ki adı yok bunun,
Öyle bir duygu ki izah edemem...
Verdiği endişe hatta korkunun,
Hissine kapılıp fizah edemem...
Nazlandı kayboldu günün birinde,
..
Bir ömür çalışıp didindin durdun
Tüm kazancın üç beş metre bez etti.
Çok uzun yıllara hayaller kurdun
Ecel geldi hepisini toz etti.
Küçücük bir mikrop girdi kanına
Acılardan yatamadın yanına
..
Cennetimin cenneti sensin
Bir ömür boyu bize spersin
İstikbalimiz için cefa çekersin
İstemem kimse hakkını yesin
Aile içinde koca direksin
Verdiğin emirler hepside kesin
..
Cenaze Cuma günü kalkacak
Umum Türkiye’ye haber salınacak
Isparta milletvekilleri, çıkar başbakana
Cenazenin getirilmesi istenir, Isparta’ya
Urfa halkı duyar hemen bu haberi
..
Bu gece yüreğim bir panik havasında;
Gece bekçisinin düdük sesini duyuyorum karanlık duvarımda
Yan sokaktan bozacı Adem seslenmekte bağrı yanık Adem,
Arkamda tam arkamda korkunç bir yangının gölgesi
Üç beş çocuk yangın sahnesinde pencere pervazında
Usulca ağlamakta.
..
Hayat hikayen bile yok gencecik
Sığınacak bir yerinde yok
Yüzünde endişe izleri beliriyor hemencecik
Gözlerin renk değiştiriyor birden
Kaçıp saklanmak istercesine bilmediğin derinliklerine akşamın
Kanatlarını ödünç alabileceğin birileri var mı
Dağların tepelerini aşıp kaybolmak
..
Kıldan köprü gibi bizim sevdamız
Beraber geçelim bırakmam seni
Mavi gök yüzüne kanat açarak
Beraber uçalım bırakmam seni
Ahtım niyetimde etme endişe
Aldırma ayaza,yağmura yaşa
..
Doğurgan sorular,
yayıldıkça zaman içine.
Giydirir huzursuzluk.
Sorgulanır geçmiş.
Duyulur geleceğe endişe.
Yaşanmamış an olur kurban.
..