gökyüzü tarla olmuş
bereketi avuçlarımda
yürümüşüm en ıslanılası yağmurda
hiçbir aşk sırılsıklam etmez seni
durma git…
Belki de bir şans tanımalı
doğan güne…
Ne çıkar bakmasa yüzümüze,
ne çıkar bizi sevindirmese…
Neyi kaybetmiş oluruz ki
söyle…
En kuytusundan, burjuvasına
yorgun kaldırımlarını bu şehrin
adımladım yıllarca
(kimse benden iyi olamaz bu konuda)
tüm hüzünleri yaşadım ustaca, sevmeleri tutkuyla
Uyandığımda
anımsarım göz yaşlarımı
Kimseler görmesin diye
kıvrılıp yatağıma
uykumda ağlarım usulca…
Bilemezsin,
seni ne kadar yalın cümlelerle sevdiğimi…
hayatın affetmediği
en büyük suç sevmekken
bu suçu senin için işlediğimi!
Seninle yürümek istanbul'u,
bir çift güvercin gibi çırpınan ellerinin
yüreğime değmesi.
Ve dudaklarının seviyorumlu şarkılar söylemesi...
Güzeldi...
Kuş sesleri gibi
karışıp kaybolmasaydın
şehrin gürültüsünde;
iliklerime kadar
ıslatan bu yağmuru da
beraber yürürdük…
Gizlim,saklım
kalbi yaralım,gülen yüzüm,ağlayan yanım...
Senin güzel gözlerine ben
kalbime sığmayan bu aşk'ı sakladım...
Gözlerin hüzünlüyken kalbimin sızlayışı;
Bu yüzdendir belki de!
uğruna yaşanacak şeyler
uğruna ölüneceklerden
fazla
ve izin verirseniz bana
herşeyi bırakıp bir yana
Sen büyürsün, ruhun büyür, acılar azalır sanırsın, ama arkası hiç kesilmez hayattaki rolünü unutursan acıların kanar ve baktığın her yeri acıtırsın. Dön artık... dön
valla elıne yuregıne saglık ve senden bı rıcam var bı siir dınletısı hazırlıorum musade edersen nazım ustaya adlı sıırını kullanmak ıstıorum ırtıbat kurmak ıstersen [email protected] saol sımdıden
sen gerçekten bir ozansın biliyorsun dimi bunu...