En güzel bayrak - düz yazı Şiiri - Yorumlar

Cevat Çeştepe
1214

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Bir zamanlar; şimdilerde olduğu gibi cici ablalar, okul öncesi çağdaki çocukları evlerinden daha şafak doğmadan toplayıp, gün batmadan geri getirmezlerdi. Yani ana okulları denilen o bol cıvıltılı,okul öncesi eğitim kurumları şimdilerde olduğu gibi her mahallenin bakkalı, kasabı, manavı gibi olmazsa olmazlarından değildi.…. Ankara yada İstanbul radyoları ise, her hangi bir iş için evden çıkma zorunluluğu olmayan ev halkına yönelik özel yayın kuşaklarını program akışları içine almayı akıllarına dahi getirememişlerdi henüz …..

Evdeki okul öncesi çağlarını yaşayan çocuklar; “yalan söylemenin çok kötü bir şey olduğu, eğer bir çocuk yalan söylerse dilinin en kısa zamanda bir eşek arısı tarafından sokulacağı , anne yada babanın sözlerini dinlemeyen çocukların taş heykellere dönüşerek Allah Baba tarafından cezalandırılacağı” ve benzerleri, çocuklarda sadece eşek arılarından korkma ve taş heykellerin içlerinde asi ruhlu parmak çocuk özelliklerini aramak gibi hiçbir işe yaramayan eğitimler (!) dışında bir ön eğitim alamadan, bir sabah “bizim çocuğumuz büyük adam olacak inşallah-maşallah ” avazları ve sevinç gözyaşları arasında anne yada baba yada ikisinin birden eşliğinde siyah önlük, beyaz yakalı üniforma içinde okul hayatı denilen ve ortalama yaşam süresinin neredeyse dörtte birini tahta sıralar-kara tahtalar önünde silip süpürecek yada çok farklı bereket tarlalarının hasat öncesi dönemine ilk adımı atmak için evden çıkılırdı.

Hepsi aynı boyda, aynı yaşta ve aynı siyah-beyaz görüntüdeki kızlı-erkekli çocuk kalabalığı; okul hademesinin elindeki zili sallayarak çıkardığı çıngıltılı sesin müjdelediği 5-10 dakikalık aralar dışında hep “ben bu heceleri nasıl yan yana getiririm- ben bu rakamları nasıl doğru toplarım, çarparım endişesinin küçücük yüreklerini sürekli sıkıştırması ile yaşamaya başlarlar eğitim yaşamlarının özellikle ilk günlerini. Giderek hava koşullarının değişmeye başlaması ile de sınıfın orta yerine kurulu kocaman boylu kömür sobası isli duman olup tıkalı baca yerine minik soluk borularında kendine yol bulmaya başladığı günlere gelindiği zaman ise heceleri birleştirme, toplamalarda, çarpmalarda doğruyu yakalama formülleri öğretmenlerin olağanüstü çabaları ile yerini bulmaya başlamış olurdu.

Ve işte tam bu sıralarda ilk kez kimden çıktığı, nereden geldiği belli olmayan bir haber dalgalanarak bütün sınıflar içinde yayılmaya başlardı. “Duydunuz mu, dünya bayrakları arasında yapılan yarışmada bizim bayrağımız birinci olmuş. ” Sorgulama düğmesi, masamız üstündeki milyonlarca düğme arasında yanıp-sönerek hadi bas komutumuza yardımcı olmadığından, öncelerin hafif şaşkınlığının arkasından giderek belki o ana kadar yaşamımızda ilk kez gururlanma duygusunun küçük kıvılcımlarının içimizde bir yerlerde yangına döndüğünü hissetmeye başlardık. Ve yangının ısıtmasıyla da önce sağımıza–solumuza bakınır, yeni bir duygunun, bir parça böbürlenme-tepeden bakma zevkinin oyun arkadaşını aramaya başlardık. Ama ne tahta sıralarda o an bizimle aynı duyguları yaşayan ve nede ısıtmaktan çok is dağıtmaya yarayan kocaman sobamızın etrafında küçücük ellerini ovuşturarak ısınmaya çalışan diğerlerimiz arasında aradığımız kişi yada kişileri bulamazdık. Mahallemizin tozlu sokaklarında da tepeden bakabilme zevkini dağıtacağımız kimsenin olma ihtimali düşük, o arkadaşlarımızın da aynı duygularla şişmiş olma ihtimalleri ise hayli yüksekti. “dünya bayrak yarışmasında birinci olan” bir bayrağın gölgesinde yaşayan çocuklar olmak gene de çok farklı ve çok güzel bir duyguyla bir parça çocuksu uçarılık damarlarımızı daraltan bir ağırbaşlılığı anında oturtuverirdi sıkletimizin üzerine.

Tamamını Oku
  • Nazlıhan Hasköylü
    Nazlıhan Hasköylü 27.06.2007 - 11:20

    niye hep bir yanım acıyor benim, birileri ' bayrak ' deyince...oysa baştan sona okuyup kırmızı kurdelayı haketmiştim...:-))

    Cevap Yaz
  • Sevinc Kavuk
    Sevinc Kavuk 22.06.2007 - 14:22

    okul günlerimizden bu yana... dış ülkelerden gelip gidenlere aldırmadan, bugün ileriye giderek askeri dahi içlerimizde artırmalarına şaşkınlaşmamız karşısında, elimizde kalan bayrak ve vatan aşkı oldu... Tarihi, aritmediği bizler de diğer ülkelerdekiler gibi öğrenmiştik, farkımız sadece, sömürünün bitmeyeceğine karşılık hoş bakışlarımızı korumuş olmak... amaçlıların karşısında amaçsız oluşumuz, evet...

    bugünden yarına ise, ancak hızlı adımlarla yine dengeyi sağlayabilmek... her savaştıkça ve sonrasına da savaşın zaferle bitmiş olması kurtulmuş olma diye algılanıyor olması duraklama yaratıyorsa da, dinlenme ve daha açık seçik görmeyi de sağlıyor denilmesi bir teselli gibi görünse de, hayrı vardır denilebilir belki... zira, kaybedecek bir şeyi olmayan daha direnişli ve sağlıklı korunabilir konumu henüz faydalanmaya kullanılabilir... her içinde bulunan duruma, sürüklenilen ortama strateji olanakları da kendini beraber getirir belirginliği hiç olmazsa değerlendirilebilir... düşüncelerinizle var olun siz sevgili Şairim, okul günlerimizden bu yana bu dile aldığınız durumlar, üzdüğü halde, olumlu yön kazanabilecek umudumu daraltmıyor... Türkiyem ve Yüce Türk Milletinin hissiyatının bu elverişli yanı, belki durgun ve telaşsızca, ama doğru gıdalarla besili olduğuna şüphe ve endişe etmek istemiyorum, üstelik inanarak, inancımda güçlü olmaya nedenlerin belki de en güzeli olduğuyla da mücadele edilebilir... Allah büyüktür demeyi de esirgemiyorum elbette...

    kimi haberlerin bir taraflarımıza derinden dokunacakları gerçeği, bazen çareyi hızlandırmayı, aydınlatmayı öteliyor diye bir teselliye böylece bilerek meylediyorum... size seve seve, yüreğimin bütün gücüyle katılıyorum;

    ''Ben bayrağımdan gene gurur duyuyorum ama gönlümden de onu başka direklerde dalgalanırken görmek arzusu geçiyor çok şiddetli bir biçimde.''

    Teşekkürler bu güzel değerlerde düşüncelerinize

    sevgim, saygımla

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 21.06.2007 - 14:57

    Ne yazık ki senelerce bomboş şeylerle doldurulmuş kafalar...Halâ da aynı şey devam ediyor.İlim gibi, sanat gibi esas bayrağımızın dalgalandırılması gereken yerleri es geçip boş kürek sallıyoruz. Bir yerlere gelemiyoruz. Güzel bayrağımızı bu konularda en tepelerde dalgalanırken görmek için çaba sarfedeceğimize, sol- sağ, açık- kapalı, alevi- sünni, Fenerli, galatasaraylı diye birbirimizi yiyoruz. Çocukları ve gençleri yönlendireceğimize,tv karşısında uyuşturuluyoruz. Dünya kaynıyor, insanlar birbirini katlediyor. Çocukların hali içler acısı...Neyi paylaşamıyor insanlar? Artık barış içinde, kardeşçe, İNSAN gibi yaşasak ne olur...Belki konunun dışına çıktım ama içimden bunları söylemek geldi... Cevat Bey, düşüncelerinizle bin yaşayın...Selamlar...

    Cevap Yaz
  • Gülce Erdoğdu
    Gülce Erdoğdu 20.06.2007 - 19:17

    ay yıldızımız şanlı bayrağımız hep göklerimizde dalgalanacak. bundan bizim kuşkumuz yok, olanlarda fazla heveslenmesin.. bu tür yazılara özellikle bu zamanlarda çok ihtiyaç var. vatanımızda sahipsiz değil bayrağımızda. güzel ve anlamlı yazı için kutlarım dost kalemi güzel yürek.. gülce şeren

    Cevap Yaz
  • Salim Kanat
    Salim Kanat 20.06.2007 - 13:14

    bayrağımız, yine, arkaplanında taşıdığı değerleri sıkı sıkı koruduğumuz zaman en yüksekte olacaktır..
    hamaset edebiyatı boşuna..
    selamlar..

    Cevap Yaz
  • Mustafa Nuri İnanç
    Mustafa Nuri İnanç 20.06.2007 - 13:13

    Sevgili üstad güzel bir konuyu yine güzel tarzınızla işlemişsiniz, zamanlamada iyi,eğitimcilerin ne gibi bir düşünceyle böyle bir
    sevdirme gururlandırma yönlendirmesini ben hafife almak durumundayım, Ulu önder ATATÜRKÜMÜZÜN ikianısını anımsamalıyız
    İzmir iktisat kongresinde -savaşı kazandık vatanı
    kurtardık ancak iktisatta bilimde de esas savaşı
    kazanamazsak bu kahramanca kazandığımız
    kurtuluş savaşımızın hiç kıymeti olmaz,- Aslolan
    layık olmak haketmek olmalı ve çoçuklarımızı böyle yetiştirmeli ve yönlendirmeliyiz diye düşünüyorum.Atatürkümüz gemiden ineceği zaman, ayakları altına serilen Yunan bayrağını
    görünce hemen kaldırtmış ve her ulusa bayrağı kutsaldır, saygı gösterilmelidir demiştir.Bu tür değerlerin yarışması olmaz olmamalıdır. Öz ve niyeti değilde ayrıntı ve şekille uğraşmanın bizim
    toplumumuzuda ne hallere koyduğunu acı acı izliyoruz.Sevgilerimle güzel çalışmalarının devamını diliyorum.Eyvallah.mustafa-sufist_05

    Cevap Yaz
  • Canan Güleşin
    Canan Güleşin 20.06.2007 - 11:19

    Ne güzeldi eski masum günlerimiz.hiç bu kadar haysiyetimizle uğraşılmamış,vatanımızda yaşayan kardeşlerimiz ile aramızda sorun yoktu...:((ama bunların sebep olduğu duyarsız,vatan,bayrak sevgisi olmayanda yoktu aramızda..paylaşımınız için teşekkürler..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta