En acı gün hakkıdır dünyaya çağrı sanki. O çağrıyı duyacak ‘Dünya’ ile ve öncelikle insanlık adına; “insanlığı konuşma programı anlaşması”nı sunma, onaylatma, uygulatma ile “pazar alanı” başarmalıyız. Ancak;
--Bizim bir “Terörle mücadele merkezi” ve kurumlarımız var mı? Hükümet gerçekten terör mü besliyor? Ödevimizi çalışıyoruz diyor da hep, elbette bu yüzden sorulur böyle... Hem, Millet ve Ordu niye veya neye eğitiyoruz onları? Onlar meclisteler, ama Türkiye’ye hizmet hariç, yapılmasını isteyen her ülkeyi memnun ediyorlar.....
--Bölge halkı Türkçe konuşmak istemiyor demek ne demek? Türkiye`de yaşayacaklar diye mi bu çare sunulurmuş? Türkiye`de bir vatandaşın kendi kendini koruyabilmesi bir kutsallıktır vatan bütünlüğünde! Dili ötekileşmek, sıkmabaş gezinmek ya da peçede dolaştırmak, ayağı topal, kolu bağlı, gözü şaşı, beli kambur etmektir bu! Can sağlığına saldırıdır yani! Din dilimizin Türkçe olmasına seviniriz, her din mensuplarının din dillerinin lisanlarıyla aynı olduğu gibi. Ancak, okulda, memuriyette, sokaklarda vs.dincilik gösterisi bir şekilciliğe şer deriz biz. Ama her din mensuplarının ibadethanelerde, evlerde hürce ve öğrenmeye olanaklarıyla, kamu alanı ve okulda ‘kural ve yasalara uyum’ ile elbette, insanlıklarını insanca yaşayarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak veya Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyor olmak yeterince kültür güzelliğidir.... Veya;
:::::Kimileri adına, belki mücadele etmeye modern olmanın anlamına yetişemiyorlar demeyeceğim, çünkü bu laf curcunacıları zaten neye, niye, ne dediklerini hem bilmiyor, hem duymuyor kendi söylediklerini. Türkiye’de örneğin, bunu bilen hep bir Türk olacak ve mücadele edemeyenlerin uğruna da mücadele edeceğim diyecekler. Bu bizim kültür anlayışımızdan biridir sadece. Onları rahatsız etmeye hak sırtlanan sırtlanlar bu Türklüğü bulacak karşısında ve çünkü, işte bu “Birlik” Türkiye`mdir bir uçtan öbür ucuna!
:::::Mücadele edemeyişe edepsizliği sebep bilenler için de geçerlidir bu mücadele. Sevgi yerine sevgisizliği kendilerine hak seçtiklerini bilecekler ama, diğerlerinden farklı olarak… Sevgi veya saygı diye bir seçime yönelmek farklılıktır. Sevgi ve saygıyı bir bütünlük bilenler insandır, insanlığı uygarlık emeğine ilerlemeye yücelik aşıklarıdır. Sevgi, disiplinli bir terbiyedir. Saygı, canlı veya cansız varlıkların yaşamına huzur ve refahını hak bilmektir.
Dünyaya çağrı ne haktır, ne haklılıktır acı bir gün adına. Bu olsa olsa, ya insaf et, vaz geç bu haksızca işkenceden deyiştir, ya da güç olmaya müttefik ol ricasıdır. Zira, o dünya da insanlardan bir topluluktur, hastası, şeytanı, iklimiyle bazen soluk alabilen, bazen soluğunu kesenlere karşı yardım isteyebilen diyebilmek bile ne hoş bir melodiyi tınlıyor insan kulağına…
Oysa sözü bir alemden, sesi başka alemden bu ‘Dünyaya çağrı’; Şeytanın şeytandan fırsat dilenciliği gibiydi sanki… neden? Hüzünlüydüm diye mi böyle hissettim bunu acaba? Göz yaşıma topladım hüzünümü ben. Yüreği temizliyor göz yaşı, abdest alıyor hatta belki. Bu yüzden belki, namaz kılmayı biliyor şehitlerin yüreği… Tanrı’m, sabır ver, güç ver! Geride kalanlarına, yakınlarına, yüce milletimize ve hislerimizde....
Ve hislerimizde sevginin sıcaklığı bu selam: Şehitler ölmez! Vatan bütünlüğüne tehlike olabilecek daha nice kötülüklere karşı bir ölüp bin doğacak aşktır şehitlik Türk yüreğimizde! Güle güle dualarımda gidin vatan çiçeklerim….
5 Ekim 2008
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 6.10.2008 03:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!