Çağ, hastalandı.
Çağ,
öksüre öksüre diyor ki;
bilmiyorum bahsi edilecek
mert bir konu kaldı mı?
dibime dibime,
bir neşe inşa edeceğim içimde.
ve ne kör inatlardan,
nede astrolojik takıntılar
ve kalıntı kemiklerden örmeyeceğim duvarlarını,
şeffaf bir neşe, betonlardan daha sağlam
Ben annemi,
annem 14 yaşında iken kaybetmişim.
tuz domatesli,
sert kıtır hıyarlar
ince bileklerim asılır mavi tulumba kollarına.
Gözlerim timsah,
gözlerim bir kertenkele gibi.
bakışlarımı dikmişim serseri ve korunaksız sokaklara,
kafamın içinde dünya ve kainatın şu güzel
rastlantısallığı,
rastlantısallığı bozan şu kötülük ve
gerçek sanat, insanın zihnindedir.
tanımlamalar, sıfatlar, metaforlar
ve sidik kokulu tartışmalardan arınan bir çağ.
müzik, binlerce yüzsüz yolculuktan arındı,
ruh, artık söze doydu.
gözler, yeni ressamlar için çığlık atıyor.
kaç binince kez yürüyorumdur
şu sokaktan,
ve kaç bininci kez sen varsındır aklımda.
kaç binince kez titriyordur bacaklarım
idrak ve idrardan.
bu çiçekleri içlerinde kurutacak ansiklopedilerim var benim.
okudum hepsini.
çiçeğimin kıymetini ölçme hadsizliği benimdir,
çiçeğin kıymeti çiçektir,
sen neyi ne ile mukayese ediyorsun?
Bu gücenik macerada,
kum saatimi durmadan ters çevirip,
bakmamın sebepleri var.
nitekim dostlar,
ne gökyüzünden düşen yıldızlara,
ne bayat çay kokularında,
Uzun
Uzun
Uzunca bir zaman
ovuşturdum bıyıklarımı.
Beni koca bir adam gibi gösteren
objelerdir!
Ben çocuğum,
ne zaman ovuştursam bıyıklarımı
Hassas ve pür dikkat
bir yanardağ gibi patlıyorum.
içimdeki tüm sarı ve kırmızı renkler
püskürüyor kraterlerimden.
mevzular dönüyor banliyölerde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!