Zannetme her dâim yaşam böyle âsûdedir
Rabtolmuş ayrılmaz sevinç dertle âlûdedir
Âlemşümul hislerle her zevki tatsan bile
İnsan denen hodgâmın enfâsı ma’dûdedir
Tûl-u emel yersizdir varsa gayba imanın
Hulf-ül vaad muhâldir boşunadır gümânın
Tek dünyalı değilsin gelecekle derdin ne?
Korku yoktur mü’mine iman emn-ü emânın
Yüz çevirdi aynalar, âyân oldu sırlarım
Artık eski sîmâmı, gölgemden hatırlarım…
Ne hâkimim, ne mahkûm; ne harâbım, ne muhkem
Muhâl midir bu hâlim? Şerh-i hâle dil ebkem…
Bakma tavrımdaki şu arsızlığa
Renkler içindeki aldan sor beni
Kızma hâlimdeki duyarsızlığa
Âh edip inleyen hâlden sor beni
Dikenle yaşayan gülden sor beni…
Ey duvara vuran gölgem!
Sen mi sahisin yoksa ben mi?
Aynaya yansıyan aksim...
Söyle bana!
Bende feryat bedenimin bendesi
Müebbet çığlıklar yad elde yaban
Volta atan âhın yankısı benim
İniltimi duymaz, ruhsuz papağan
Bende feryat bedenimin bendesi…
Sevgin, güneşin vurduğu şeffaf şeylerde
Sen, güneşe talip ol!
Ayna kırılır, köpük söner...
Her mecâzî âşk,
Sînesinde bir hüzün tohumu saklar.
Millete yön verenler olursa pusulasız
Karga kutup olmaz mı şu göğün yıldızına
Altın suyu dökenler çalışır fâsılasız
Tenekedir görünen aldanma yaldızına
Her şeyin bir haddi var suya bile kanılır
“herkesle gülünür fakat çilelim
ağlanmaz herkesle unutma bunu”
I
bana açılabilirsin diyen dost!
Günü dünden ayıran bir günlük tehir ise
Yaşanacak yarınlar yaşanmasa ne çıkar
Çift nöbetli âlemde gördüğün kamer ise
Görevi devralacak güneş kadar âşikâr...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!