Benim bir pencerem var; göğü mavi gösterir
Sokakları biraz dar, ama safi gösterir
Gelen geçeni görür, bazen de iç çekerim
Dünyadan sıyrılanı bana kâfi gösterir
Benim bir pencerem var, daima güne bakar
Bekliyorken hergun ölüm sıramı
Uzaklaştır ya Rabb benden haramı
Ya İlahi sen yak benim çeramı
Zulmet karanlığında bırakma beni
Adımlarım kırık, kalbim hep hasta
Bu çağ: Etten ve kemikten
Karanlığın kuşattığı bir kimlikten
Bu çağ: Kayıp bir yankı, soğuk bir duvar
Destur çekip gönülden
Sözünü yad edeyim
Tövbe ekip ömürden
Gözüm feryad edeyim
Kıyam durup huzurda
Sevmek büyük cüret...
Önce geceyi tetikler, sonra karanlık titrer
Keskin uçurumları kör duvarlara kitler
Sevmek bu kadar içli; sevmek bu kadar ince
Ufkumu altüst eden fısıltılı dönence
Ey icaz, ulâ'da kavl-i mücerred etme!
Nefse müptela olup, mueyyed etme!
Kavline sadık kal edep an'da
Bu ahirzaman da mücrime müebbet etme!
Ey nefis, naz'ın kime
Kulluğun, niyazın kimse
Sen, sana ait değilsin hem
Peki, şu arsız sözün kime
Ey nefis, ziyandasın
Raflarda unutulmuş kadar yorgunum
Tozlarımı silerse rüzgâr, kırılır kemiklerim
Aydınlıktan bahsederken taşıdığım korkuyu
Yıldızsız bir geceye sessizce iliklerim
Hangi düşman başeder benim günahlarımla
Yaşları körelen sisli bir gecenin
Efsunu boyadı nefsinizi insanlar
Çözülesi kolay bu kanlı bilmecenin
Cevabı bulmadı mı sizi ey insanlar
1.
Sesler dökülüyor kuruyan bu denize
Aklın göçtüğü yer'dir; gönül
Tufanı rüzgârâ ilikler, ateşi suya
Öyle ki, gök düşer kuyuya
Kuş ayaklanır, taş uçar
Akıl, binbir suça karışır; testi kırılmaz ama darılır




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!