seni görmeden önce
heyecanlanırdım sancılar girerdi karnıma
sonra çıkıverirdin bir köşeden
bütün ağrılarımı alırdı
bir tebessümün
bulutlara uçururdu bakışların
İğde kokuyor yine bugün sokaklar
Rıhtımda bir sessizlik var
Eskisi gibi olmuyor neden sevdalar
Müzeyyen Senar ları arar deli gönül
Nadasa sürülmüş böyle eşelenmiş topraklar
Uzak diyarlara gidesim gelirde
bir sen tutturmuş yüreğim gidiyor
dalgaların köpüklerinde sen
kelebeklerin beneklerinde sen
kâr etmiyor yürek yangınına kar
saçlarım ağardı yine bitmedi
nehirler ırmaklar taşacak kadar
ağladım askerlik yine bitmedi
düşledim hergece yanımda yar
zalim felek eline düştü yüreğim
dokuz tahta altında çürürüm artık
evvelce bir serçe kuştu yüreğim
bir çarık bir asa yürürüm artık
hadi ser gururunu ayaklar altına
hadi gül birkez bu deli zıpkına
sevda nedir bilmeli o zift tutmuş yüreğin
sev artık ne olur taş kalbinin inadına
eğer birgün pişman olursa akılsız başın
o eski yeşil hırkanıda koymuştum içine
mektupların resimlerinde vardı
bana hediye ettiğin dolma kalemin
ve doğum günümde aldığın
balıkçıl yaka kırmızı kazağım
hepsi bir kibritle kül oldu şimdi.
sen zengin ve havalı ortamların fırtınası
ben kenar mahallenin kasırgasıydım
sen boynunda flar o ışıklı şık mekanlarda
rugan kunduralarınla raks ederken
ben ayağımda çarık cebimde delik
iş bulma umuduyla yürüyordum o soğuk
kanatlarım kırıldı
sevdaya tutunduğum umuda tutunduğum
hayata tutunduğum kanatlarım kırıldı
bu kadar çaresiz hissetmemiştim kendimi
kapana kısılmış gibi
yıkılmak böyle bişeymiş demekki
beni böylesine çıkmaza sokan
can damarlarımı kesip bırakan
gözümden yaş değil kanlar akıtan
uğruna öldüğüm o kadın sensin
ruhumun kapısını dış dünyaya kapatan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!