Hikayesi bitmemiş bir kalem...
Yolu gözleyen bir anne mi?
Yoksa hancının vurdumduymazlığı mı?
Bir özlem miydi
Bu kadar anlamlı yapan hasreti.
Bir tek martı mı denize aşıktı
Vebalı çağın tanığıyız
Bütün insanlık ölmuşken,
Umuda yelken açanlarda
İnsanlığın yükü...
Hangi anne yalnız bırakabilir yavrusunu
Uzanan dağlar boyu
Sıralanmıştı kırlangıçlar
Güz yaklaşmıştı
Gözlerinde kara bulutlar
Bir ömrün sonuydu bu
Kısacık ömür, kısa zaman...
Çünkü zaman sabırdı.
Ermişlerin yakarışıydı...
Sabır Ya Rab.
Sabır.
Cemrenin ilk düşüşü
Toprağın tohumla birleşmesi...
Her şeyi bir kenara bıraktığında
Sonsuzluğa ulaşacaksın
Sesler daha bir uzak
Simalar daha bir canlı görünecek...
Her şeyi bir köşeye ittiğinde
Gök daha mavi
Kimler bırakmıyor ki hüzünleri,
Gece yarısı sessizliğinde...
Yağmur ıslatmıyor yürekleri,
Tufanın ortasında.
Rüzgar üşütmüyor duyguları,
Alevlerin içinde
Zamanımız gelince bahanesini arıyoruz.
Öznenin kendisi olmaktan çıkmayı,
Yarınlara giden yolda bırakıyoruz.
Geçmişin mazisini eteklerinde biriktiren
Annenin feryadı yükselmez vadide...
Doğum sancısını dört duvar arasında bırakan
Bir yüz görümlüğü nezaketiydi,
Gönlündeki çiçekler...
Hep bahardı avuçları
Rüzgarlara inat.
... Savrulmamıştı
Sisli yollarda, isli yokuşlarda...
Karanlığın ardından gelen ışık,
Her zaman yolu aydınlatmaz.
Kader her seferinde güldürmez
Ve nasip insanın gönlüne değil yoluna serpilmeli...
İnsan kendine geç kalmalı zamana değil.
Saygı kendine duyulmalı kaygı vakte...
Basit bir denklemdi yaşamak
Çiçeği koklamak, derin bir nefes almak
Mutluluk avuçlarındaydı
Suyu kana kana içmek
Sıcacık ekmekten kırmak
Sokaktaki çocukların mutluluğunu paylaşmaktı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!