8-POSTMODERN DÜNYA POSTMODERN İNSAN
insanı tarihsel ve kültürel köklerinden kopartmak onu insanlıktan çıkartmaktır; kuşa çevirmektir.Küreselleşmenin bir başka anlatımla küresel imparatorluk planlayıcılarının,dünyayı sürüleştirme projesidir postmodernizm.Bütün doğruların inkarı.Postmodernizm ortalama okumuş bir insanın,okuyarak anlaması bile oldukça zor bir kavram.Zaten açıkça ilkeleri belirtilmemiştir.Okuyarak anlaşılması,ilkelerinin net olarak ortaya konulması gerekmiyor.Aslolan yaşanmasıdır.Farkında olmadan kendimizi içinde bulduğumuz,bir parçası olduğumuz bir bakış açısıdır.
aydınlanma çağıyla başlayan bilimin insanlığı mutluluğa savaşsız bir dünyaya vb götüremediğini bilimin güvensizliğini savunurken,postmodernizm bilimsel kanıtlar sınar,örneğin; kuantum' fıziğinin 'belirsizlik' kuramı ve Einstein 'in Relativite kuramına göre 'doğru' göreceli bir kavramdır.Durum böyle olunca,yaşamın tüm alanlarında doğru dediğimiz kavram,insan sayısı kadar çoğalır.Toplumların ortak değerleri,ahlak,kültür gibi kavramlar bütünlüğünü kaybederler.Parçalamak,emperyalizmin atmosferidir.Bölerek,sürüleştirmek.Anlayışların bozumu,nifak giderek karşıtlarını da yaratacaktır.Bütün gerçekler kurmacadır ve kültürler tarafından insanlkara kabul ettirilmiştir.Görüldüğü gibi oldukça ikna edici tezlerle ortaya çıkıyorlar.Postmodern yaşam ve insanı anlamak için,çevremize bakmamız yeterlidir.Anlaşılmaz bir kavram gibi sınuluyor ama basittir.Her dilden ama en çok amerikan dilinden vitrin yazıları.Ülkelerin kenfdilerinin belirlemediği kılıklar.Tuhaf karışımlar.Başına alman şapkası giyen nurma bıyıklı köylü imajı veya başını türbanla kapatan kotlu kız.Dizi filmlerdeki ülke gerçeklerine uymayan evler arabalar sokaklar kadınlar erkekler ,aşklar ve bunlara bakıp,onların ayrılıklarına ağlayan yoksul insanlar.Kendi değerlerini kaybeden,değersiz kalıyor ve önüne gelen değere sarılıyor.
farklı çağ,akım,ülke ve biçemlerden seçilen parçaların bir araya getirilmesi sanat ve kültür alanında kaçınılmaz oluyor.Artık yaşama biçimleri ulusların kendi yaşam biçimlerinden çıkıyor ama başka tek bir ulusa özgü bir özenti de değil; karma bir özentinin içindeyiz.kültürel sanatsal üretim tamamen tüketim malzemesi oldu ve holdinkler ona el koydu.Sanatsal üretim holdinklerin eline geçince,yazar çizer takımı da iyi birer hizmetkar oldu.YAZILANLAR İSE,yazarlığın ruhuna aykırı olarak,satılabilecek ürünler oldu..Satmak,reklam aracılığıyla holfinklerin
işi.İöçeriksiz özümnü kaybetmiş kitlelere,içeriksiz ürünlşer satıldı
İNSANLARIN ANLAMA BİÇİMLERİ EGEMEN İDEOLOJİLERLE BELİRLENİYOR
ZAMANA YERE VE KOŞULLARA GÖRE DEĞİŞİYOR
ZEVKLERİ,BAKIŞ AÇILARINI ZAMANIMIZDA ÇOK DAHA İYİ BELİRLİYORLAR ARTIK
SEVDİĞİN KADINI SEÇERKEN SAHİP OLDUPUN DEĞERLER,SANA ÖĞRETİLMİŞ,EZBERLETİLMİŞ,KABUL ETTİRİLMİŞ DEĞERLER OLUYOR
ANLAYIŞINDAKİ SAPMALAR,İÇİNDE YAŞADIĞIN TOPLUM TARAFINDAN TÖRPÜLENİYOR
DİKTE EDİLEN,DAHA DOĞRUSU DİKTA EDİLEN ANLAYIŞI REDDEDEN KİŞİYE AYDIN DENİLİYOR
Politikada postmodernizm,karşıt iki siyasi görüşten milletvekillerinin,yeni seçimlerde kendi partilerini bırakıp,bir zamanlar tüm düşünvcelerine karşı mücadele ettiği partiden aday olmasıdır.
Bu yazının başından bu yana anlatılan kültüre,geleneğe,ulusal değerlere dair beyin silme ve yerine yapay değerler yükleme işlemi,emperyalizmin postmodern insan yaratma projesinden başka bir şey değildir.
Elbette Tarih durağan değilevrenmdeki her olgu gibi,sürekli bir pluş halindedir.Bu oluşum içinde,zamana ve içinde bulunduğu sistemin var ettiği koşullara bağlı olarak insan değişir.Buna gelişme deniliyor.Gelişme,çoğu zaman devrim niteliği taşır.Bir öncekinden kopuşla gerçekleşen devrim,sonuç olarak,öncekinin nicel birikimi sonucunda gerçekleşen nitel değişikliktir.Postmodern kopuş ise,nicel birikimler üzerine oluşan nitel değişiklik değildir.Değişimin yozlaşmasıdır,değerlerin çürümesi veya plastikleşmesidir.
Örneğin dil canlıdır,bilinen zamanlar içindeki dilin kullanımı farklılaşır.Bin yıl önce konuşulan Türkçe ile bu günkü Türkçe aynı değildir.Ancak postmodernizm dilin bir gelişimi değil,kendini üretme gücünü,yeni sözcükler yaratma yeteneğini yok edip,yerine tüm dünyadaki yayılımcılığının bir gereği olarak İngilizce sözcükler monte etme işidir.Edebiyatta ise,içi boşalmış,salt biçime dayalı,özsüz ve duygusuz yazı üretimidir
9-AŞK VE ANLAMAK
Böylesine umut veren bir kelime, nicin yükümlülük agacında carmıha gerilmek; görevlerle paramparca edilmek; ikiyüzlülük tarafından asılıp; geleneklerle bogulmak zorunda kalsın ki? ? Bütün dillerde 'tanrı' kelimesinden sonra en fazla bozulup anlamını yitiren kelime 'aşk'...
sonsuza uzanan köprü-richard bach
Birbirini anlama temelinde var olan aşkın,elbette ki,kalıcılığı yüksektir.
Aşkta anlamak,daha çok duyguların anlaşması anlamındadır.Duyguların anlaşması,devamında,hayata dair her şeye aynı yerden ve yönden bakmak bakımından ortak yanlarla pekişirse,en küçük bir rüzgarda savrulmaz çatısı.Aşkın olmazsa olmazı duygularla kurulan iletişim ve bağdır; ancak,insanların şu ya da bu biçimde,yanlış veya doğru,aldıkları kültür sonucunda,oluşmuş olan istek beklenti ve zevkleri doyuma ulaşmak zorundadır.Değilse tavanı her yağmurda akmaya ve duvarları fırtınalarda yıkılmaya hazırdır.Sadece,düzenin verdiği ölçütlerle belirlenen,”güzel,iyi,doğru,yeterli,beğenilen ,geçerli gibi niteliklerine bakılarak seçilen sevgili,aslında bizim yamultulmuş beynimize uydurulmuş olandır.Hiç bir biçimde yüreklerin uzlaşması söz konusu olamaz.Anlamsız ama sözcük hokkabazlığıyla kurulmuş şiir labirenti gibidir,ne kadar okursanız okuyun,yüreğinizin kılı kıpırdayamaz.
ölçütleri mantıkla belirlenmiş aşk,aşkın tersidir.İnsan yüreğine bir inme gibi etki eder.
Değişiklikle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir. Aşk gözle değil, ruhla görülür. (Shakespeare)
Düzenin insanı temkinlidir.Faşizm karşısında; önce komünistleri götürdüler ama ben bir şey yapmadım,komünist değildim” diyen papazın bu ünlü sözlerindeki gibi güvence ister.Aşk güvenceli olmalıdır.Örneğin aynı meslekten birilerini arar aşık olmak için.Birlikte çalışıp,aynı düzeyde para kazanmayı hesaplayan bir ortaklık anlayışındadır.Kız meslektaşları içinde daha güzel ve alımlıysa,bir üst düzeyden adamlara bakar,daha rahat ettirici bir ortaklık.Milyonlarca insanın aynı meslekten birileriyle evlenmesi,gece gündüz mesleki muhabbetler yapmalarıyla alakalı değildir.Kapitalizm için çok uygundur bu aileler.Kredi kartları,taksit olanakları her mekanda,hatta evlerinin biçimi,eşyaları bellidir.hatta tatil zamanları,yaşama biçimleri standartlara bağlanmıştır.DÜŞÜNME BİÇİMİNİN STANDARDINI YAŞAMA BİÇİMİNİN STANDARDI BELİRLER.ZEVK DÜZEYİNİN STANDARDINI DA YAŞAMA BİÇİMİ BELİRLER.Küçükburjuva insanı temkinlidir.ancak temkinsizlik ve macera onun hayallerini süsler.Bir türlü yapamadığı çılgınlıklar,deliliklerden yaşamak istediği maceralardan bahseder.ama son derece akıllı ve tedbirlidir.BİR OLMAK İSTEDİĞİ TİP VARDIR..ama bir türlü olamadan ölüp gider.BİR ÇOCUKLARININ OLMAK İSTEDİĞİ TİP VARDIR,ancak düzenin onun çocukları için hazırladığı cıvata ve bobin yapma çarkları,onu da babası ve anasının kaderine benzer bir yaşama biçimine ulaştırır.
bu anlayış için aşk yalnızca gizli duygular,Bazan aldatma,kimi zaman da öğrencilik yıllarında yaşanan bir deliliktir.başka türlü de olamaz,eğer olursa aşk olur ve o insan standartları yıkmış demektir.bu kategorinin dışındadır artık.
ANLAMADIN
'Serüvene kosmak için trenler bekliyorsan, Günesi yakalayip
gözlerine
yerlestirmek için beyaz yelkenlerin gelip seni almalarini
bekliyorsan,
Yarina inanmak için günbatimina, iyi kalpli gözükmek için zayifliga
ve
güçlü görünmek için öfkeye ihtiyacin varsa; Demek ki hiçbir sey
anlamadin
! ! ! '
Jacques BREL
ANLAMAK AKIL VE ZEKA İŞİ,AŞK DUYGULARA İLİŞKİNDİR
DUYGULAR DUYGULARI ANLAYINCA AŞK OLUYOR.BELKİ SÖZE GEREK YOKTUR.ÇOĞU ZAMAN KENDİSİNİ ANLATMADAN ANLAYACAK BİRİ OLARAK GÖRÜLÜYOR SEVGİLİ.SÖYLEMEDEN ANLAYAMAK,HİSSETMEKTİR.
İNSAN ANLADIĞINI SEVİYOR
ANLAMADIĞINA AŞIK OLUYOR
10-AŞKIN KÖR GÖZÜ
Aşk konusunda yanlış seçimden söz etmek hatalıdır,zaten seçim varsa o yanlıştır.
Marcel Proust
Mantık ve akılla,gönül arasındaki çatışma bütün halk edebiyatımıza yayılmıştır.Gönül delidir ve aklın sözünü dinlemez.Akıl her zaman kendisine ezverletilen ölçülerle bakar insana.Adamın katına yatına parasına mesleğine boyuna posına bakarak aşkı önerir akıl.Gönül ölçüyle davranmaz,akarsa akar; önüne taş mı gelir kaya mı umurunda bile olmaz.
aşkın gözü kördür diyorlar..
aşkın gözü kör olmazsa aşk,aşk olmaz
aşkın gözü kördür ki,insanın eline burnuna boyuna memesine kalçasına bakmaz
malına mülküne sülalesinin asaletine ve kariyerine
hatta son model arabasına da bakmaz
bunlara bakan,bunları gören göz aşkın gözü değildir
aşkın gözü papatyanın ve arının
gül ve bülbülün gözüne benzer
sadece gönlüyle bakar
sadece gönülden bakar
sadece gönüle bakar
aşkın gözü kesinlikle kördür
ama ancak karanlıklarda aşkın gözü rahatça yürüyüp yol bulabilir
Bir sabah, çiçek bahçesinde, kör bir kız, bir lo¬tus yaprağı içinde bir çiçek tac hediye etmeye geldi bana.
Onu boynuma taktım ve gözlerim yaşardı.
Onu öptüm ve «Çiçekler nasıl kör ise sen de öy¬le körsün.» dedim..
«Hediyenin ne kadar güzel olduğunu sen kendin bilemezsin.»
tagore,bahçıvan
DEVAM EDECEK
Adnan DurmazKayıt Tarihi : 20.7.2007 14:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Adnan Durmaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/07/20/emperyalizmin-insanin-anlama-yetisine-ve-duygularina-saldirilarinin-reddi-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!