Kurşun bir kalem,
Ne kadar yazabilir ki seni?
Hangi boya yetebilir,
Gözlerini izah etmeye?
Bir yürek taşıyabilir mi seni,
Aşkına sadık ölebilir mi benim gibi?
Yıllar acımıza ortak olanları alıp gitti,
Zaman biz henüz körpe bir genç iken geçti.
Daha sesine doyamadan,
Beklenmedik bir elveda yankılandı,
Hastane köşelerinden, sokaklara...
Sen yüreğimi ısıtan bir güneş,
Ben yörüngende dolaşan bir dünyayım.
Gözlerin kıtalarıma bir gün ışığı,
Sessizliğin kuzeyimdeki bir buzul parçası,
Tebessümün bende bir bahar sabahı.
Ufukta görüyorum bir sancak,
Semada kan kırmızı bir bayrak,
Meydan okurcasına şehvetli rüzgarlara,
Dalgalanıyor bir meydanda.
***
Ay ve yıldız bir beyaz nokta,
Hangi fırtınaya dur diyeyim?
Kopacak bir dalı kalmamış ağaçlar varken.
Hangi yağmura isyan edeyim?
İnsanoğluna oksijen darken.
Çölleşen bir orman yatağında,
Mazi karanlıklar kadar gizli,
Aklın hala geçmişte belli.
Unutulmaya terk edilmiş hüzünler,
Sönük bir volkan gibi şimdi.
Unutmak zor meseleyi,
Kimi sevdiysem bir bulut gibi yağdı üzerime hüznü,
Kime değer verdiysem bir dozer gibi yıkıp geçti beni.
Kime güldüysem hep ağlattı.
Şu an ise sevgi ölü,
Değerler yok sayılmış,
Ve gülücükler suskun yaşıyorum.
İnsanlar duygularımı köreltti,
Yakıp geçtikleri yüreğimde,
Ömürleri tükendi.
Yaramaz bir haylaz bıraktılar geriye,
Kullanıp atılmış saf birini gömdüler karanlığa,
Şimdi içimdeki şeytan uyandı.
Arıyorum ilk gün ki parkta seni,
Aşkın garip bulmacalarında,
Eğri büğrü olan yollarda takip ediyorum sesini.
Bekliyorum kollarıma kavuşacağın anı.
Mesafeler kahpe bir düşmanın nefesi gibi,
Uzak bir diyardasın,
Sarılmak imkansız.
Gözlerine doya doya bakmak imkansız.
Tebessümlerine bir güneş olmak imkansız.
Hüznüne engel olmak imkansız.
Fakat aşk imkansızken güzel, yani seninle.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!