Yıkılsın istiyorum bu zalim dünya,
Ömrü daha varsa da artık sonu gelsin.
Beddualarım değsin toprağa, suya.
İnsanlık ve nefsim nankör, bilinsin.
Ne kadar susup kandırsam kendimi,
Neylersin davaperest bir amelle toprakta?
Sana küfredenlere bu sükutun niyedir?
Refahını görüyorum üstündeki yaprakta,
Döktüğüm şu gözyaşı sen de gittin diyedir.
Kulağımda bir sadâ aksediyor dünlerden.
Zorlamayın, fırlatın, terk edin rüzgara kağıtları
Ben ağlarsam içimdeki çocuğu duyarsınız sadece
Vurun, kırın yine içimdeki çınarın dallarını
Ben yaprak dökeyim, siz toplayın ilhamlarımı
Gönlüm bir cihan harbinde delirmiş meczub gibi
Aşkına sadık mecnun ama leyla gibi hoyrat
Sanma ki sen gidince rüzgâr meltemden esti,
Çöle çaldı toprağım, gönül hayalperestti.
Lâl oldu sanki dilim, aklıma geldi yüzün.
Gönlümü hasretinle sarıverdi hüzün.
Baharım gözlerinde bulduğum o neşeydi.
Göremez şerdeki hayrı,
Ayırmaz zararı, kârı,
Elbisesi dahî yarı,
Zamane kadınları.
Çıplakla açığın farkı,
Yine neye güldün usta?
Komik mi geldi ölüm?
Elinde dönen çark diyor;
"Yaklaştı sonsuz bölüm."
De usta neye ağlarsın?
Bir gün iki dost ile durup vakti beklerken
Dedim dosta: "Bir evliyâ ziyâreti eyleyin."
Dedi: "Yok ki âb-ı destim mübâreğe giderken."
Dedim: "Ziyârette şartı yoktur ki âb-ı destin."
Tam varırken merdivanın kıyısında durdular,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!