İstanbul’da duvarların, şehirlerin arkasında herkesin kendi gerçeğini aramaya çıktığı bir yerde varolduğumu sandığım bir çocukluk,ergenlik sonrasında Deniz Harp Okulu mezunu bir genç Bahriyelinin yaşamından,yaşamadıklarından,yaşayamayacak olacaklarından veya yaşama ihtimalleri olabilecek durumlarının gerçeklik algısının içerisinde yazdığını (yaşamamış olanların ise gerçeklik yazgısı) düşündüğü;buhranın,enkazın ve en önemlisi yitmiş hayat sinemalarında göz yaşlarının aslında hiç olmadığı kadar tatlı olduğu bir durumun en ilkel mekanizmalarını an ...
Acının eşiğindeyim
Yok olmak ya da sarılmak
Ruhum parçalanıyor, parçalarını seriyor
Serpiyor dağılıyor.
Var mı oluyor yoksa böyle?
Silinen ruhların yazdığı bedenler
* Gördüm bir köşede
* Öyle de uysal gözlerle
* Tut elimden dermişçesine
* Bir öncekinden
* Kafamdaki dünyamda yıkılan aşk
* Yaşıyor derilerde
* Ağlayamam ben
* Ölüm soğukluğu dondurur gözyaşlarımı
* Kaderim, o cilveli dansı hani
* Ayaklarımın çözülen stres bağları gibi
* Medcezirlere
* Kapanında sıkışık ellerim
İzdüşümünü izlerken kelepçeli bir aynada alnımın bakışlarını
Temizliğimi arıyordum belki de tenimde kıvranan duvarların
Her temizliğin içinde bir leke gibiydi yaşamım
Temizlenen lekelerin içerisinde küçülen bir leke
Yok olmayan
Var da olamayan
Geçmişin sularında temizlenen kalbimin saf odacaklarında neşesiyle ışıldayan merhum ölü uyanır gibiydi
Kalbindeki su birikintisi tavanındaki suyun eseri olarak renklerini seçiyordu
Musluk sesleri geliyordu,şelalerden şarıl şarıl
Şeytana uymaması için mi verildi bu sınav demedi miskin akıl
Doldurdu kalbini zehirli su sonradan cilveli yüzüyle
Aşk şarabı gibiydi tadı
Yol yakınken siliklendik ebedi bir yalnızlığa
Yakınlıktan çok yakınmalara
Gözyaşları arkamdan
Yolculuk için kalan bir sel yolu
Susması için yalvardığım
Ağlamasını güldürdüğüm...
Şifrelenmiş kalbimin bozuk ritmiyle
İzini sürdüğüm kalpler
Damgalanmış gözlerin hapsiyle
Mührünü kırdığım eller
Hisssttirdi bozgunu
Yokladı durumu
Kim neden istiyor ölmemi
Sensin bu çığlık bir hiç gibi
Yeter bırak beni gidiyim
Bırak bırak bırak
Her gün bu yolculukta sen ile
Yuregımde bir parçası kalan ben
Zehirli bir sudan içiyorum gündüz vakti
Suya rengini veren bir demet kan damlasıyla
Kalbimin rengini alacak kubbemsi bulutu izliyorum
Vakit geliyordu gibi
Tekrar bir çınlama varken bile
Keşkelerimiz yığınında melodisi
Rüzgarlarda sürüklenmekten üşüyor
Hapsolduğu bedenden kopuyor
Zihninde üşüyor
Tutkusuna yenik
Özgür düşlerine kesik
Umuduna teşvik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!