Benim günaydınım ocaktan çıkınca başlar
Görünce ailemi sevinçten akar yaşlar
O an güneş doğar evime yanar ışıklar
Yüz karası değil bir lokma ekmek parası.
Her gün veda ederim çoçuğuma eşime
Yollar, yollar, ince uzun yollar
Kıvrım kıvrım akan ırmağa benzersin,
Bazen ovaları aşar, dağları delersin
Bazen yeşilin duvarından
Bazen de mavinin kenarından geçersin,
Kimi zaman sevenleri ayırır
Sabah uyandığım anda, yüzünü göreyim
Gözlerin ısıtsın kalbimi, güneşim olsun,
İste, iste canımı, çekinmeden vereyim
Hayatım benim değil ki, al al senin olsun.
Yakamozlar hep seni hatırlatıyor bana
Sana hiçbir zaman güvenilmez, deli gönül
Ne zaman,nereye gireceğin belli olmaz,
Ne yaşlanırsın, ne uslanırsın deli gönül
Gittiğin yol, doğru mu, yanlış mı sorulmaz.
Ne nasihat dinlersin, ne akıl, ne mantık
Dışarıda alabildiğine bir fırtına
Ağaçların uğultusu, feryadı
Korkutuyor, içimi ürpertiyor
Yalnızlığı en çok hissettiğim
Seni en çok aradığım
En çok korktuğum zamandır öyle geceler
Benimle vedalaşma ne olur
Dayanmaz buna yüreğim
Yanımdayken bile hasretim sana
Dayanmaz buna yüreğim.
Bak çisil çisil yağmur yağıyor
Bu dünyanın işine
Akıl sır ermez dostum,
Kimi her gün gider işine
Kimi ise düşer kötülüğün peşine.
Gün gelir arkadaşını,
Eşini, dostunu, sırdaşını
SENİ ARADIM
Seni aradım, bütün gün sokaklarda
Elimde resmin, sordum bütün insanlara
Kokunu aradım, ıslanmış topraklarda
Yoruldum, hasret kaldı gözlerim uykulara.
Erikler açtı çiçeklerini beyaz beyaz
Onları gören bademlerde
Duyan, gören geldi
Eriklere bademlere özendi
Aldandılar kışın yalancı baharına
Hızmadan süzülen tatlı sıcağına
Basit bir fırtına alıp götürdü
Sevginle büyüyen eşsiz aşkımı
Esti rüzgâr yağdı yağmur süpürdü
Goncayken açılan eşsiz aşkımı
Bu kadar mı basit tüldendi sevgin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!