Üç öğün sofraya kuru soğanı
Soy soyabildiğin kadar emekli
Senelerden beri kuru ekmekle
Doy doya bildiğin kadar emekli
Yıllardır sen kime oy verdin dayı
Emeğin anlında vurdun sevdayı
Rahmetli dedenden kalan hırkayı
Giy giye bildiğin kadar emekli
Çileler parçalar böler bütünü
Ayaklar kuyrukta tüketir günü
Son gelen kervana taşı yükünü
Koy koya bildiğin kadar emekli
Sorgula kendini bozma özünü
Akşamdan akşama tutsan sözünü
Sabahtan kör ettin günün gözünü
Oy oya bildiğin kadar emekli
Hani ya emeğin yoksul ünleri
Beyhude boşuna gecen dünleri
Ömrünüzden geri kalan günleri
Say saya bildiğin kadar emekli
KURT oğlu kaşıma derin yarayı
Bu düzen cambaza saydı parayı
Hükümet meydanda çeker narayı
Duy duya bildiğin kadar emekli
İbrahim Kurt
DOST KALEMLER
unutulmuş gitmiş emeğin dünün
dilekçen dinlenmez duyulmaz ünün
bu maaaşla nasıl geçer bir günün
say sayabildiğin kadar emekli
bu hale koyanlar oğlun kızındır
defterde gördüğün senin yazındır
seçtiklerin senin sancın sızındır
gay gayabildiğin kadar emekli
unutmuşlar merhameti hayayı
elin emeklisi geze dünyayı
bizim emekliler yemiş kafayı
söv sövebildiğin kadar emekli
kuru ekmek soğan yiyip içtiğin
ne yemişsen odur senin ..ıçtığın
böylemidir adam diye seçtiğin
öv övebildiğin kadar emekli.. DEDİRTTİNİZ USTAM SÜRÇÜ LİSANIMIZ AFFOLA..SELAMETLE.
mahmut nazik mersin
Kayıt Tarihi : 29.4.2010 22:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Dizelerinizi okurken ne tebessüm saklanabildi yüzümüzde, ne iç çeken bir “ah” gizlenebildi içimizde. Kaleminizin ucu, adeta yıllardır birikmiş onurlu bir öfkenin, emekle yoğrulmuş bir kırgınlığın terle karışmış mürekkebiyle yazmış bu dizeleri. Her mısranız bir başka emeklinin cüzdanında değil, yüreğinde yankı bulmuş.
“Bu maaşla nasıl geçer bir günün?” demişsiniz ya... Vallahi gün değil, gecenin uykusu bile geçmiyor artık bu devirde.
“Unutmuşlar merhameti hayayı” derken sadece hükümeti değil, bu düzenin tüm vicdan eksikliğini dile getirmişsiniz. Elin emeklisi dünya turunda, bizimki eczane kuyruğunda — sizin kaleminiz bu adaletsizliği tokat gibi vurmuş sayfalara.
Ve evet, bazıları seçimde öv övebildi, bazıları şimdi söv sövebiliyor. Ama ne yazık ki her iki hâl de emeklinin cebine bir lokma daha koyamıyor.
Ne hırka ısıtıyor bu soğukta, ne oylar umut veriyor bu karanlıkta.
Dizeleriniz hem sitemkâr hem de gözümüzün önüne unutulmuş bir kuşağın portresini koymuş.
İşte gerçek şiir böyle yazılır:
Bir elde baston, diğerinde kalem;
bir göz yaşlı, öbürü hâlâ dirençle parlayan...
Sürç-ü lisan ettiyseniz ne gam üstat;
sizin dizelerinizde lisan değil,
vicdan konuşmuş.
Selam olsun Giresun’un denizinden daha serinletici bu hicve,
selam olsun emeklinin hakkını savunan her bir kelimenize.
Başka bir şiirde, başka bir adalet özleminde görüşmek dileğiyle...
Evet hocam şiirdeki sitem hem emekliye hemde emekliyi mağdur edene çok doğru bir yorum yazmışsınız çok çok teşekkür ediyorum benden de selam olsun torosların üzerinden Giresun sahiline başka bir şiirde buluşmak dileği ile iyi akşamlar diliyorum
dilekçen dinlenmez duyulmaz ünün
bu maaaşla nasıl geçer bir günün
say sayabildiğin kadar emekli
bu hale koyanlar oğlun kızındır
defterde gördüğün senin yazındır
seçtiklerin senin sancın sızındır
gay gayabildiğin kadar emekli
unutmuşlar merhameti hayayı
elin emeklisi geze dünyayı
bizim emekliler yemiş kafayı
söv sövebildiğin kadar emekli
kuru ekmek soğan yiyip içtiğin
ne yemişsen odur senin ..ıçtığın
böylemidir adam diye seçtiğin
öv övebildiğin kadar emekli.. DEDİRTTİNİZ USTAM SÜRÇÜ LİSANIMIZ AFFOLA..SELAMETLE.
mahmut nazik mersin
TÜM YORUMLAR (6)