abdullah oral Eylülzamanı kitab
EMEKÇİ KİMLİĞİ
Düşünüyorum ben kimim Sırtımda parkam
Ayağımda eski postallarım
İlkokul cahilliğinde yürüyorum
Sanayi sokaklarını
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yoldaşlarım var benim
fırtınalarda koyun koyuna girdiğim
Fırtına sonunda acılarını paylaştığım
Kavgadan önce helalleşip
Kavgadan sonra kucaklaştığım
Bir proleterim ben
Ne öyle basit ne de sıradan
Yüreğimdir ocaklarda yanan
Tavlanan demir değil sevdamdır
Bu bir inançtır bu başka bir sevda
Sırt sırta carpıştığımız ve hiç bir şeyde yılmayacağız dediğimiz dost bilip, bağrımıza bastığımız döndek, iki yüzlü, davasının ne olduğunu bilmeyen, çıkarları doğruldusunda dava arkadaşlarını bir kaşık suda boğan o kadar çok devrimci geçinip faşistliğin en kütüsünü yapan o kadar çok arkadaşımız oldu ki, bugün bile küçük çıkarları ön plana geçtiğinde ne abla, ne abi, ne arkadaş, ne dost hiç birisi önemli olmadan aninda çamurun içine atıveriyorlar
Yiktilar bizi sevgili dost, hemde kendi içiziden yıktılar, bir avuç kaldık öylesine yıldırma politikalaı ile geliyorlar ki üstümüze arkamıza dönüp baktığımızda yanımızda hiç kimsenin kalamdığını görmek yüreğimden acı ile kanın aynı anda aktığını hissediyorum. Bu yaranın kapanmasıda imkansızlaşıyor her geçen gün. Yalnızca işyerlerinde KESK li olduğumuz için elimizden işlerimizi alıp, aynı yolda mücadele verdiğimizi sandiğimiz insanlara veriliyor ve o insancıklar pis pis gülerek bizleri ezip geçme çabası içine giriyor. Bizi bize vurduruyorlar. kendimizi 'öküz ve kurtlar' hikayesindeki kahramanlara benzetiyorum ve bu hikayenin içinden kahraman olarak çıkmanın yolalrını arıyorum ama bulamıyorum.
Umarım gerçek devrimciler ortaya çıkar da birşeyler değişir. buna olan inancımı kaybetmek istemiyorum cünkü yanlız bu inançla mücadeleye devem ediyoruz bir kaç kişide olsak.
şiirnizle söyleştim yüksek sesle ve o söyleşiden kısa notlar bıraktım sayfanıza.
bütün sevgiler yanınızda olsn. Kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum. Saygı ve sevgiler.
Acaba biz yanlış yerdemiyiz diye düşünmeye bile başladığımı söyleyebilirim.
Selam gönül dostu,
Sel olup,coşup çağlamışsın
Dağları,çölleri aşmışsın
Sevdanın yolunda yanmışsın
Kalplere güzel damlamışsın
Düştüğü yerde gonca güller açtıran yüce kaleminizi gönülden kutlar,ömrünüzce damlaması dileğiyle,saygılar sunarım.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta