Elveda Şemsiyesi, Fahriye Abla’nın Balko ...

Atilla Birkiye
155

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Geçen sonbahar sonu ya da kışa doğruydu, bir buluşmamızda Selim İleri, İbrahim Yıldırım’ın Varlık’taki hikâyesini okuyup okumadığımı sormuştu, İleri hikâyeyi çok beğenmişti; hikâye derginin Temmuz (2011) sayısında çıkmıştı; dergiyi aldığımda, onu sona saklamıştım, edebî bir haz alacağımı bilerek. Ne var ki bir türlü okuyamamıştım. İleri’nin önerisinden sonra ertesi gün okudum, çok beğendim hikâyeyi: “Elveda Şemsiyesi”.

Nişantaşılı Anlatı
Hikâyede birinci tekil şahıstan anlatıcı, annesinin dayısı Şeref’i anlatıyordu ama o da dayı diyordu; arka planda da eski Nişantaşı vardı. Epeyce ilginç, sıra dışı ve gizlerle dolu, suskun, ölünceye kadar kanayan meçhul bir aşkın yarasını kalbinde taşıyan yalnız bir adamdı Şeref Dayı.
Yıldırım’ın son romanı Nişantaşı Suare birkaç ay önce yayınlandı (Doğan Kitap, 2012) . Kitabın adından da anlaşılacağı gibi Nişantaşı anlatılıyor. Yine birinci tekil şahıstan bir anlatıcımız var; bu anlatıcı adeta modern bir meddah. Nişantaşı için verilen bir gecede anlatıyor; semti irdeleme, değişimle hesaplaşma, bir bakıma da “nostaljik monografi”. Romanı da yine edebî haz alarak okudum, ne var ki burada değinmek istediğim, yukarıdaki “Elveda Şemsiyesi”nin romanın son bölümü olarak karşımıza çıkması. Romanda yine anlatıcının Şeref Dayı’sı var; ve belleğine, anılarına iyice kazınmış. Romanın başında Şeref Dayı’dan söz ediyor ve onun hüzünlü ve sıra dışı öyküsünü sona saklıyor.
Kuşkusuz romandaki aynı adla yer alan son bölüm (IV.) ile daha önce hikâye olarak yayınlanan metin arasında bazı farklar var: romanın gerçekliğine, ilişkisine, mantığına uygun olarak. Örneğin hikâyedeki ve bir anlamda “şemsiye”nin de açılımı olan görmediğimiz ve belli ki dayının meçhul aşkı Lale’deki küçük isim değişikliği ya da isimlendirme vb. Şimdi, çok önemsediğim ancak yanıtının şu veya bu olmasının da çok “önemli” olmadığı edebî soru şu: Önce hikâye mi yazıldı, oradan yola çıkılarak bir roman oldu; dolayısıyla, romanın çatısı sona konulan “hikâye”den el alarak genişleyip kuruldu. Yoksa yazılma sürecinde, romanın tasarısında, kurgusunda, olay örgüsünde, karakter zincirinde vb. yer alan öykü, bu yazma sürecini bekleyemeden kendini bir hikâyeolarak dışarı mı attı? Dışarıda tek başına var olabilecek değişikliklerle!

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta