Ellerinle Dokun Yüreğime

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Ellerinle Dokun Yüreğime

Her satırbaşında yeni bir sevdanın
Yıldızlardan nice fallar tutuyorsun.
Saçlarını serip deli yağan yağmurlara
Yüreğinin acılarını hiddetle itiyorsun...


Araya koyduğun mesafelere inat sana yürüyüşüm bitmiyecek, bitmiyecek bu kutsal aşk'ın kollarına atılışım. Yalnızlık duraklarındaki bekleyişlerin bitmeden, dudaklarının paslı sürgüleri çözülmeden ve saçlarının dalgakıran senfonisi ruhumu sarmadan bitmeyecek sana olan susuzluğum.
Gecenin ortasında renkler özgürlüğünü aradıklarında, gözlerin uykulardan sürmeler çekince gözlerime, molası verilmeyen bir hikâyenin enlem boylarında ellerim titrek, gözlerim kuru ve dillerim lâl bir halde, nefreti biçimlerler yeniden.
Sorguların beş para etmediği gecelerde ömür defterimin kahır dolu sayfalarından çıkarıp anıları yudumlarım sensiz. Hiçbir şeyin anlamının olmadığı, sen olmayınca ışıkların sönük kaldığı bomboş sokaklarda dolaşır, yokluğunun kor saatlerinde bir çıkış yolu ararım.
Sevgilerden saraylar yapanlardanım anlayacağın. Ekmek pişiren kadınların ellerindeki nasır, mis gibi yufkadaki duman, idare lambalarından yansıyan ışık, yağmur sularıyla büyüyen çiçek, erken sabahlarda kırlara düşmüş çiy, tanrıya yakaran bir el ve ölümü hiçe sayan bir yüreğim ben.
Hecelesem de anlatırım mutluluğu. Bir tabakadan tütün sarıp içerim. Çılgın bir sevdalı gibi yaşarım şu hayatı. Aldanışlarım, bindiğim gemiler ve sevdam, yaralı yüreğimden dökülen bir yakarıştır şarkılarım. İstediğim bir ışık, bir tutam saç ve sen. Bir göl'dür düşünü gördüğüm, küçük bir deniz ve biz. Dilimde beste, bestemde sen ve ben. Bu limanda kalkmaya hazır bir gemi. Tüm istediğim, ip gibi uzun şu yaşamda, bu insan harmanından ayrı kalıp bir günlüğüne, dalıp sessiz ormanların ürperten koyağına, çağ eski, zaman eski, yaşamak seninle bir günlüğüne.
Tüm bunlardan sonra, kulpu kırılmış bir testiyi omuzuna atıp düşersin yollara. Aklından geçenlerin fırtınasında yer bitirir benim de içimi hain bir kurt. Bir bulut döner başımda, yağmurları çağırır. Kemik tozlarına karışır geçmiş.
Yani, her satırbaşında yeni bir sevdanın yıldızlardan uzak durur sırça saraylar. Ha bugün, ha yarın kopacak bir ipin iki ucunda korkular yaşanır. Yağmurun getirdiği suları temizlersin inadına. Saçlarını serip yağmur damlalarına, üşüyen ellerini ısıtacak bir el beklersin. Gözlerindeki şafakta boy versin isterim yeryüzünün tüm filizleri. Avuç içi kadar yüreğimle bakmaya korkuyorsam gözlerine, çoğalan sevgimi inadına saklıyorsam, sorma, sorma sebebini.
Bu gönül sayfasını çevirmeye korkaktır ellerim. Kimbilir, bir rüzgârım ben, yağmur getiren. Yamalı, eski yüzlü dönenceler ruhumda. Seni düşündükçe kanar yaralarım. Alnımda biriken terleri bir türküye katıp, kaçarım unutulan akşamlar kapımı çalmadan. Filizlerim kurur, denizlerim çekilir ve avucumdaki şiirlerle seni solurum.
Sen yine de alma şiirlerimi koynuna. Açık bıraktığın kapıların ardında bir gölge gibi durma. Gözbebeklerimin seni aramaktan yorgun durduğunu, ellerimin buz gibi durduğunu bilme. İmgelerimin suçlu çocuklar gibi usumdan kaçtıklarını, rüyalarda mırıldandığım tüm şarkılarımın sözlerini unutmamak için yatağımdan nasıl fırladığımı görmeni dilerdim.
Bu gece karanlığa bir hüzün çekeceğim. 'Canın cehenneme' deyip imgelerime, seni inadına, inadına bekleyeceğim. Bu gece seni 'son kez' seveceğim. Kuşları uyandırıp uykularından son kez pencerene konacağım. Bekleyişlerimi son kez sorgulayıp, kaçışlarının yüreğimi sarsan notalarından sana son bestemi yapacağım.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 27.6.2005 16:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Veciha Yavuz
    Veciha Yavuz

    cok hüzün dolu ..okurken yasatan..yüreginize saglik..sevgilerimle..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Selahattin Yetgin