hançeremin yırtılırcasına haykırışları ertesi
uzatılan her biri çekingen, şüpheli,
niyetlerini göstermek istercesine,
avuçları, o kara avuçları toprağa bakan eller...
her bir parmak
otoriter beş ayrı kralın
beş keskin kılıcı oluyor,
boyunduruğa davet edercesi,
küçük düşürülesi...
sesimi duymalarına
ve
ellerini uzatmalarına
'lütuf budur'
diye ferman ediyorlar sanki
her bir parmak çığlık çığlık.
lakin
sen ki uzatan elini
taa uzaklardan sesimi hiç duymadan.
o elin nasıl da gülümsüyor içtenlikle bana,
pamuk avucundan.
nasıl da
'kardeşim bulutlara '
diye haykırıyor avucunun beyazlığı...
yabancıların gölgeleri parmaklık olup
ruhumu zindanlara hapseden vedahi
dar eden hayatı
o kara parmakları,
öylesi tezat ki
beyazından güvercin yapıp,
sonsuza kanat çırptığım
o narin elinin yanında...
beyaz bir yıldız olur ellerin
çehren, ismin, lafsın misali,
dönüşüyle kör gezegenleri
nefsine bağlayan.
bir hüzme ışığı ile
karanlıkların yekununü aydınlatan.
sonra uçarım
avuçlarının yıldızsı aydınlığına,
kuytu yalnızlıklarımın,
dost loşluklarından.
ve beyaz avuçların
kara mezarlarım olur
döktüğüm her bir gözyaşında.
bahşettiğin mutluluğun öylesi yüce ki,
rüyadaymışım gibi sarhoşum
uzatıyorum, uzattığın
bulutlar yatağı eline elimi,
lakin yetişemiyorum,
derin kaygı uçurumları giriyor
araya,
yalnızlıklardan karanlık,
sevdadan engin,
ama hayır,
hayır,
hayır asla,
hiçbirşey sevdandan engin olamaz güzel,
aşkınla bir sıçrayışta
aşıyorum her bir uçurumu,
ellerin ellerime değiyor,
hayallerimde hiçdeğilse...
Kayıt Tarihi : 7.1.2003 21:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!