Elim Sende, Gönlüm Sende
Küçüktük…
“Elim sende” derdik neşeyle,
bir ağaç gövdesi, bir duvar gölgesi
bizim dünyamız olurdu.
Koşardık, saklanırdık,
birbirimizi bulmak en büyük sevinçti.
Kalbimiz değil, adımlarımız yarışırdı.
Yakar top oynardık…
bir topun dokunuşunda “yanmak” bile oyundu.
“Canım sen ol,” derdik —
en sevdiğimiz olurdu,
en çok kaçtığımız…
Sonra büyüdük.
“Elim sende” demek zorlaştı,
çünkü elimizi tutan
gönlümüzü de alıp götürüyordu.
Ve gönlüm sende kaldı…
artık saklambaç yok,
sen yoksun, ben yokum —
yalnızca bulunmamış bir “biz” kaldı.
Yakan top…
oyun değil artık,
karşılaştığımız her bakışta
yüreğimize çarpan geçmiş.
Her tanıdık sokakta,
her eski gülüşte
canımız yandı.
Ve biz,
sanki hâlâ oyundaymışız gibi
her seferinde yeniden başladık.
Bir daha, bir daha…
canımız yana yana
sevmeyi öğrendik.
Ama bu defa
“yanmak” oyunun kuralı değil,
kaderin ta kendisiydi.
Şimdi geriye bakınca anlıyorum:
Bazen en çok yakan şey,
o top değil,
çocukken “sen ol” dediğin
kişinin büyüyünce
sana dokunmamasıymış.
Kayıt Tarihi : 12.5.2025 11:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!