şimdi sensizliği yaşıyorum varolmanın tadamadığı şehrin dar sokaklarında..
Bir ölümün rüzgarı esiyor esiyor sinsice,bir senin,,
İkisi arasında sıkışıp kalmış kuytu bedenim
Sensizken ölümü düşlüyorum çünkü,
Ölümsüzken sessizliğimi..
Prangalar vurdum zihnime,
Kara topraklara gömdüm ruhumu,
Sürgünler eyledim sevdalara,
Başka baharlara açtım yelkenlerimi,
Sensiz doğan güneşe,
Mavimsi denize,
Dedem tutmuş yorgunluğunu,avuçlarının buruşukluğuna hapsetmiş..
sevdiği kadını hayal etmiş,gelip görüp taşlarını toplamış o çok sevdiği kaldırım kenarlarının..
düşlerini yerleştirmiş taşlar yerine
bir bir..ağır ağır..
yıllarca..
Ruhumun esir aldığı her şehirden
Geriye yılgınlar düşürdüm parçalandmda..
Seyreldim kan rengi ojemle birlikte..
Bir günde topladım tüm sayrılarımı,
İçinden geçtiğim bi geleceğimi,
Her bebeğimi düşürdüm adaım adım..
senden sonra beni kimse ısıtmadı
çünkü,
bedenimin tüm telif hakları sende saklı...
Gör beni tanımadık kapılarda,
Gezineyim de şimdilerde sensiz bi şehrin sokaklarında böylece..
Gör beni,ancak iyileşir doktor görmeyen yaralarım..
Ve işte ben öyle öyle geldim,
Hiç dokunmadan senin büyüttüğün çocukluğuma..
E vursun ipekten bi şal gibi
Dün bi kitap aldım,onu düşünerek..
Kirpiklerinde yaşadığımı düşünerek..
Ve siyahı..ve beyazı!
Bizi düşünerek..
Ve bıraktım bi an elimden,sonra geri aldım..
Meğer her bi kitapta onu yaşamışım..
Konu biyerden başlamalıydı elbetteki..
Söz gelmeliydi ardından olabildiğince,
KIRMIZI..
Sözün başlamaya karar verdiği
O sahil kentiydi kıyısında oturduğumuz..
Tahta masalarda oturup acı kahveler içimiştik nice..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!