Ah hayat ah
Ne zaman güldüreceksin fakirin yüzünü?
Kiminin ekmeği yok yemeye,
Kiminin cesareti yok sevmeye.
Dertler çok, derman yok.
Fakir bulsa bir tas çorba, bin kere şükreder;
Zengin kaybetse bir Porsche, “Sadakam olsun.” der geçer.
Cep delik deşik, cepken yitik;
Adalet eli bağlı, dili kesik.
Ah hayat ah,
Bir yanda yoklukla sınanan canlar,
Bir yanda doymayan ihtirasla yananlar.
Fakir düşte bile göremez ipek yorganı,
Zengin dert eder sert yastığı.
Umutlar eksik, yarınlar kayıp.
Birinin ömrü çalışmakla geçer,
Diğeri dertlenir, kahve üstüne kahve seçer.
Fakir sevinir bir mendile,
Zengin üzülür pırlantasının küçüklüğüne.
Birinin yırtık ayakkabısı, yüreği temiz;
Diğerinin kalbi taş, üstü pırlanta göstermelik.
Biri dua eder, gözlerinde umut;
Diğeri şikâyet eder, gözlerinde doyumsuzluk.
Ah hayat ah,
Ne adaletin var, ne terazin.
Yine de döner bu devran;
Kim bilir, belki sınavdır,
Belki imtihan.
Döner dünya zengine de, fakire de.
Kimi aç uyur yıldızlara bakarak,
Kimi sarhoş düşer, altın bardaklardan şarap yudumlayarak.
Biri bir battaniyeye “Cennet.” der,
Diğeri marka giymeyince zindan sanar dünyayı.
Kimi el açar Allah’a,
Kimi güvenir banka hesabına.
Fakir göğe bakar umutla,
Zengin şikâyetle suratına.
Bir yanda yetim, gözleri yaşla dolu;
Bir yanda sofrada beş tabak dolu.
Birinin bayramı yeni bir ayakkabı,
Diğerinin bayramı yurtdışı tatili.
Ah hayat ah,
Ne zaman denk düşer kantarın?
Hangi terazide tartılır vicdanın?
Dünya bir han; konan, göçer.
Bu devran böyle gelmiş,
Böyle geçmez.
Bir gün döner çark,
Zengin susar, fakir konuşur...
Ah hayat ah.
15.04.2025 15:33
Kayıt Tarihi : 15.4.2025 15:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!